23 Şubat 2009 Pazartesi

çoklu ben...

güneşin göz kırpan aydınlığının yanında, iç titreten soğuk bir hava okşadı yüzümü bu sabah... evde kalamayacak kadar güneşli, dışarda dolanamayacak kadar soğuktu hava, karışıktı "ben" gibi. ruhumun med-cezirli hallerini düzene koymakla uğraşmayıp, dolaptan bana göz kırpan cd'yi amacına ulaştırarak beni darmaduman etmesine izin verdim...
iyi mi yaptım bilemeden...

cd başladı dönmeye, benimse başım... önce çocuk oldum "yağmurun elleri"yle... "hiç kimsenin, yağmurun bile böyle küçük elleri yoktu", benim gibi... sonra terkedildim... ama gülümsedim gidene, "olmasa mektubun, yazdıkların olmasa" derken o içimdeki terkedilen genç kız, ben "iyiki gitmiş" dedim, şimdiki zaman olarak.

sonra ben, "bana bir masal anlat baba" diyen küçük kız çocuğunun sesi oldum. anlat baba dedim, "içinde tüm sevdiklerim, içinde İstanbul olsun" diye ağlayarak...

ben henüz bir yitikliğin ardından ağlarken, birden kendimi "maskeli balo"da dans eden kızın kollarında buldum. sonra "vira vira" da tatilin, eğlencenin dibine vurmuş olgun bir kadın...

sonra evlendim bugünümde... hayallerimi taze tutabilmiş olmanın mutluluğunu yaşarken, fondaki şarkı tüm davetkarlığıyla coşturdu yüreğimi... elinden tuttum sevdiğim adamın, kucağımızda, bir kolu bende, diğeri sevdiğimde bir küçük kız, dans ettik, o adam "aşk yeniden" derken...

evet "aşk yeniden"di... "hem tanıdık, hem yepyeni"ydi... bizim aşkımız 3 kişilikti...

bu şarkıya torpil yapıp 2 kez dinledik... tepindik, ben ağladım... biliyorum hiç yakışmadı bu sahneye... ama.. mutluydum... ifadelerim donuk kalacaktı... bende donuk olmasındansa ıslak olsun dedim...

kahvaltı masamıza oturduğumuzda, önümde geçmişim, hesaplarım, sorularım, sorgularım vardı... nerdeydim? ve daha önemlisi olmak istediğim yerdemiydim... bu tehlikeli bir soruydu... "ya dışındasındır çemberin, yada içinde yer alacaksın"...
cevaplamaya istediğim sorudan başlayabilirim esnekliğiyle geçiştirdim bu soruyu...

tam bu esnada çalan şarkı kurtardı bu zor sınavdan beni...

"başka türlü birşey benim istediğim, ne ağaca benzer, nede buluta... burası gibi değil, gideceğim memleket, denizi ayrı deniz, havası ayrı hava. nerde gördüklerim, nerde o beklediğim, rengi başka, tadı başka..."

kahvaltım bittiğinde, ben o kısacık zaman diliminde yeniden doğmuş, aşık olmuş, sevdiklerini yitirmiş, evlenmiş ve sorgulanmıştım...

hani en çok kokular insana çağrışım yaptırır derler ya... bende aynı etkiyi sesler yapıyor. bir ses... doğa, insan yada bir şarkı...

bugün şarkılardı beni örseleyen, yağmalayan... 20 şarkının 20'sinde de aynı bendim, ancak geçirgenliği olan, unutmamacasına yaşamış olan bir ben... seven, sevilen, kaçan, göçen, doğan, doğuran... hepsi bendim... ve bitti...

şimdi ben... sadece et ve kemik değilim... ben ne yaşadığımı bilen, ne yaşayacağını bilemeyen ancak ne yaşamak istediğini bilen, duruşu sağlam yüreği yangın yeri bir kadınım... şimdi ben en çok anneyim...

farkında olmasam da ne çok özlemişim kendimi... şu seslerin ettiğine bir bak... ters-düz oldum... ah bu şarkıların gözü kör olsun...

bu kadar bencillikten sonra, kafası karışan kızımı alıp, ayağımda yünlü çorabımla oynaşmalı, bugünkü benin tadını çıkarmalıyım... geçmiş bir süre daha -mişli geçmiş zamanda kalsın...

neee yünlü çorap mı... evet yaa... benim ayaklarım çok üşürde...

siz Türkler, hımmm nasıl derler...

"ayağını sıcak tut, başını serin"...

bunun gibi...
sevgiler...

11 yorum:

Unknown dedi ki...

30 yaşımla beraber başladı bende hesaplaşma.önce çok canım yandı sonra eğlenceli bir yanıda varmış onu farkettim...
sen, en güzel yerind ebırakmışsın kendine olan yolculuğunu.bugünle geçmişi kucaklaştırmışsın ne güzel...

serrose dedi ki...

ufff yazi bir vurdu coraplar bin :)
Benimkiler de cok usur o yuzden bayildim.
Sevgiler

Adsız dedi ki...

Duygucum,şarkılar bende de-belkide herkeste -aynı etkiyi yapıyor çoğu zaman.Bir şarkı duyuyorum ve bir dönemin kokusunu duyuyorum sanki.o müzik bitene dek,o zamanı yaşıyorum özlemle..

duygu dedi ki...

-tuğbacım... şarkı cd bitti öylece ortalıkta kaldı herşey.. toparlayamadan kalktım gittim dimi.. bırakalım dağınık kalsın...
sevgiler.

- serrose'cüm :)
o zaman sanda gönderiyim bu çoraplardan. kayınvalidem ördü. belki başıma örmek istemiştir ama ben ayağıma giydim :)
öpücük...

-şahanecim,
evet şarkılar... iyiki varlar dimi. her dinlemede ayrı duygu ayrı anılar...

denizanasi dedi ki...

süperrr .. haç gündür bende aynen böyle bir yazı yazmalıyım diyordum. aynı senin gibi ben de şarkılardan çok etkilenmişimdir ve bazıları çaldığında onu ilk duyduğum zamana takılı kalırım :)

Primarima dedi ki...

Çoraplara hayran kaldım, yazıya bayıldım, şimdi bende dinlemek isterim ;
Ne geçmiş tükendi ne yarınlar
Hayat yeniler bizleri
Geçse de yolumuz bozkırlardan,
Denizlere çıkar sokaklar :)

funda dedi ki...

kendimizi yağmalıycak bişeyler buluyoruz hep dimi.. ah biz.. dur yarın ben sana nil karaibrehimgil göbnderiyim , birazda hoplayalım zıplayalım olmaz mı kardeş

duygu dedi ki...

denizanacım :)
sende yaz, paylaş, okuyalım. bakalım sen nerde hangi şarkıda dağılıyorsun...
iyidir şarkılar iyiiii...

ebrucum,
çoraplardan gönderiyim sanada yavv. kayınvalidem ördü. müthiş örgü örer kendisi. yaza kalmadan elinde olur :) bir dahaki kış giyersin.
hadi canım, bak işte yaklaşıyor fırtına, bak yine yükseliyor dalgalar....
aman dikkat canım...

duygu dedi ki...

fındığım,
o insanüstü varlık Nil'İn yeni albümü çıtı mı yaaa... gerçi çıkmasada, eskiler bile zıplatmaya yeter dimi.
kendimizi yağmalamak dimi bu yaptığımız... ben kendimi çırılçıplak hissediyorum şuan...
huyum kurusun :)
sevgiyle...

Cocukla Cocuk dedi ki...

sevgi dolu ayak fotoğrafınıza bayıldım. yeni Türkü'nün cd si ciddi bir hesaplaşma olmuş, bende de aynısı oluyor her dinlediğimde ortaokuldan bugünlerime kadar geliyorum. Ve ben olmak istediğim yerde olduğumu görüp seviniyorum sonunda.

duygu dedi ki...

-çocuklaçocuk,
eğer olmak istediğin yerdeysen süper... daha nice isteklerine sahip olmanı dilerim.