25 Haziran 2011 Cumartesi

kızıl saçlı kız-kumral çocuk...


Buradaydılar az önce...

O... Birbirlerine sevgiyle ama biraz ürkek bakan genç çift..

Kızın saçları kızıla çalan bir renk, belini öpecek gibi uzanmış, / erkek alabildiğine kumral... Yakan gözleriyle deldi geçti kızın gözlerini...

Buradaydılar... Sevdalarının kokusu kaldı hanımeli gibi hafif, çarpıcı...

Konuştular, öpüştüler...

Sıcaklığı kaldı, buram buram aşk kokan...

Buradaydılar, havaya bıraktıkları aşk kokusundan bulursunuz onları...
Kız biraz daha mı aşıktı?

kaçamak bakışlar atarken, yapraklarını titretti içindeki heyecan, onları gizleyen ağacın...

Çocuk, içindeki Anadolu'luğu gizleyemiyordu, kalbinin çarpmasından anladım...

Alnına kondurduğu masum bir öpücüktü, helalimsin dedirten....

Buradaydılar...

Kızın uçarı kalbi işte, o hissettiğiniz meltem,

Çocuğun o yakan tutkusudur, yüzünüze çarpan sıcak rüzgar...

Buradaydılar...

Tüm evren selama durdu, melekler dua etti arkalarından...

Gördünüz değil mi, bastıkları toprak çayır-çimen artık...

Bereket doldu sevdalarından...

Kızıla çalan saçlı kız-kumral çocuk...

Burada temize çektiler aşklarını...

Birbirlerinin hayatına taşındılar...



not : la mujer... deneme

19 Haziran 2011 Pazar

İstanbul'da bir güzel, İstanbul kadar güzel...

Delirten bir hava, ışıl ışıl, sıcak, güneşli...


Trafiğin durumuna bakılırsa, kimse bu pazar gününü evde geçirmedi...

Olsun... Değdi işte hepsine...

Mutlu babalar günleri olsun, doya doya yaşasınlar baba-kız...
Mutlu haftalar,

Keyifle,

Duygu

18 Haziran 2011 Cumartesi

kardeş sorunsalı...

Can'dır o... Hayatın öbür yarısıdır... Düştüğünde senin dizinde kanayan yaradır... Kıskançlığın, paylaşamadığın, en büyük rakibin, hayata tutunurken elinden tutandır... Kardeştir o, karındaş...



Üzülüyorum bazen, O'na bu duyguyu yaşatamadığım için... Bir kardeşi olma duygusunu...

Bu ara yoğun baskı var üzerimde, bir kız kardeş istiyor, adı da "HAYAT" olacakmış... Ne dolu, ne anlamlı bir isim...


Biz -şimdilik- kuzen kontenjanıyla idare ediyoruz... Amcamın, Derin'den 4 ay küçük ikiz kızları... Nisan ve Ekin...

Biraraya gelince canavar oluyorlar o ayrı ama nasıl bir bağ var aralarında, nasıl özlem duyuyorlar birbirlerine, görüşmedikleri vakit... enn burun sızlatanından...


En çok gürültü çıkaran onlar, en uyumlu oyun oynayanlar da... Hep bir öğretme, koruma, kollama, anlatma derdi her birinde birbirlerine dair... İçgüdüsel...

Dilerim hep böyle masum ve cadı olsun birbirleriyle ilişkileri :)


Mutlu pazarlar dilerim,

Keyifle,

Duygu

no-touch Dettol...

Çoluk çombalağa karışınca, biraz daha hassas bakarız ya yaşadığımız ortama...

Temizlik malzemeleri, yiyeceklerin içeriği... vs. E bizim kız da, börtü böceğe, kuma çamura bayılan bir tip her çocuk gibi, bu durumda el temizliği ve hijyen önemli bir hadise oluyor haliyle...

Dettol'u biliyorsundur, antibakteriyel sıvı sabun... Klasik kutuda olanını kullanıyorduk, hani şu pompalı olanından, ki ondan da gayet memnundum...

Ancak firmadan bir hediye gönderildi bize, otomatik el yıkama sistemli Dettol... Alışveriş merkezlerinde kullanılan sistem gibi, elinizi uzatıyorsunuz, gerekli miktar avucunuza akıyor...

Bu durumda bizim kız banyodan çıkmıyor, ev buram buram sabun kokuyor :)

Dettol'un içeriği ve ürün çeşitliliği ile ilgili burdan bilgi alabilirsin ancak birde kokusu ve yıkama sonrası ellerde bıraktığı o yumuşak his var ki, işte bunu görmen için denemen lazım... Şiddetle tavsiye!


Paketimiz bir kutu parmak boyası ile birlikte çok şık bir kutuda geldi... E bizde sabunu kullanmaya yeterli bahane üretmek için daldırdık ellerimizi boya kutularına :)


ip baskısı yapmıştık, ortaya çıkan şekli kuşa çevirdik :)


Not : Sima Hanım'a sonsuz sevgi ve teşekkürlerimle...


Mutlu haftasonları dilerim,

Keyifle,

Duygu
































15 Haziran 2011 Çarşamba

Bir terslik var bu işte...

O da yazmıştı bir süre önce...

Rakamlar bazen ters olabiliyor...

Beynin sağ ve sol tarafı aynı oranda çalışmayabilir yada yorgunluk, sıkılma onu düşünmeden yazmaya itmiş olabilir.
Her ne ise,

Bizim kız, 6 ve 7'yi pek sevmiyor sanırım... 4,5 yaşın verdiği yazıya alışma süreci mi desek? Aynaya yansımış muamalesi yapıyor rakamlara :)


İlk yazıda 6 ve ters iken, ikinci yazıda 6 ve 16 düz yazılmış.

Yazgüneşi'min yorumlarında disleksi veya disgrafi ihtimalinden bahsedilmiş, şuan yoğun bir kalem tutma, yazı yazma döneminde değil, üzerinde durup düşünmek için okul zamanını mı beklemeliyim?



offf ne zor oluyor annelik böyle durumlarda...


İnsan göz ardı edemiyor, gözüne gözüne çarpan bişi oldu mu işte...

14 Haziran 2011 Salı

Öğretmeninin gözünden Derin...

Sevgili Derin,
Sınıfımızın en tatlı elma şekerisin. Her sabah okula geldiğinde yüzündeki o sevimli tavırla bana elma şekerini hatırlatıyorsun ve seni yememek için kendimi zor tutuyorum :)


Sabahları okula gelirken yüzünden gülücükler hiç eksilmiyor. Kıyafetlerinde şık olmayı tercih ediyor, hergün farklı saç şekliyle geliyorsun. Kıyafetlerini kirletmemeye özen gösteriyorsun.

Arkadaşlarınla her zaman uyum içindesin. En çok evcilik köşesinde oynamaktan hoşlanıyor, oyunlarında arkadaşlarına da yer veriyorsun. Oyunlarında arkadaşlarınla paylaşımcı olmayı seviyorsun. Bütün arkadaşlarına ve öğretmenlerine herzaman saygılı bir çocuksun.

Bütün yaş gruplarıyla oyunlar oynuyor ve iletişim kurabiliyorsun. En çok aşçı rolüne giriyor, lezzetli yemekler yapıyorsun. Resim çizmekten çok hoşlanıyorsun ve bu resimlerini özenle saklayıp biriktiriyorsun. Sınıf içerisinde ve okulda aldığı sorumlulukları yerine getirebiliyorsun. Sorumluluk almaktan kaçmıyorsun.

Şarkı söylemek ve dans etmek senin için ayrı bir keyif. Dans ederken etrafına saçtığın neşe paha biçilemez. Hikaye dinlemeyi ve hikayenin resimlerine bakarak hikaye oluşturmayı seviyorsun. Sınıf kurallarına uyuyor, başka sınıf kuralları için fikirler sunmayı da unutmuyorsun. Gezilere katılmayı seviyor ve gezide ilgi çekici bulduğun şeyleri öğrenmek için çaba sarfediyorsun.


Hayatın boyunca böyle kibar ve başarılı olman dileğiyle...

Öğretmenin,

Hande Kutlu

13 Haziran 2011 Pazartesi

dönüşüm...

evdeyim ya, kutulara, boncuklara, kumaşlara sardım ya...

İçime Derya Baykal kaçmış gibiyim ya...

Erkek çocuk atletinden şımşıkır bir bluz çıktı bizim kıza...


lastiği kopan tokalar, hediye paketlerinin kurdelaları nasılda işe yarıyor...


biliyorum birgün sıra size de gelecek dizi dizi yoğurt kovalarım :)


dumur...

herşeyden habersiz mutfakta yemek yapıyordum, arkamdan seslendiğinde... yüzümü dönmeden konuşuyorum O'nunla...

-anne, doktorculuk oyanamamız lazım...
-annecim, yemek yapıyorum.
-ama birinin benimle hemen doktorculuk oynaması gerekiyor.
-ama birininde mutfakta yemek pişirmesi gerekiyor.
-peki karnımdaki çocuk nolucak, hamileyim ben...
-hööö ?!?!?!?!?
:) :) :) :) :)

Mutlu haftalar dilerim,
Keyifle,
Duygu

11 Haziran 2011 Cumartesi

bugünü sadece not düşmek istedim...

İnsan hayatı boyunca, alkışlamaktan ellerinin patladığı, yüzünde ağlamak ile gülmek arasında gidip gelen saçma bir ifadenin olduğu kaç tane an yaşayabilir ki...

Bugün...
Kızımın büyüdüğünü, ona hayran olmam için zilyon tane daha bahanem olduğunu, sınıfındaki 9 erkeğin prensesi olduğunu ve dans konusunda inanılmaz yetenekli olduğunu bir kez daha ve yüreğim ağzımda bir gururla anladım...

Bugün...
Kızımın ilk mezuniyeti, ilk veya son değil ama içimin en titrediği gösterisi, salondaki herkesin ayakta alkışladığı bir dans şovuydu bana bunları yazdıran...

Oturduğum yerden pohpohlamak değil bu nolur anla beni, zaten yaşadığım mutluluk, o an... anlatamam ki...
Sadece not düşmek istedim...
Fotolar ve video yakında...

Ben bugün çok sevindim, çok ağladım...
ve anladım,
O büyüdü...

10 Haziran 2011 Cuma

11.06.2011

Tam 9 ay geçti, oyunlarla, partilerle, yeni arkadaşlıklar, yepyeni duygular ve tabi maalesef hastalıklarla...


Kimi zaman kavga gürültüyle gitti okuluna ama çokça heyecanla...

ve son 1-2 aydır hummalı bir telaşla hazırlanıyorlar, yarınki büyük güne...

Yıl sonu gösterisi var mercimeğin...

Ve nasıl bir tembih ise öğretmenlerinin uyguladığı, ne koro şarkısı ne dans parçası, hiçbiri hakkında fikrim yok...

Tek bildiğim -ki o da okuldan temin etmemizi istedikleri için aldığımız- giyeceği, kırmızı kabarık etekli puantiyeli bir elbise...

Bu kadar...

Yarına dair elimde başka hiçbir ipucu yok...

Heyecan maksimumda...


Yanımda oturan veliyi dürtüp,

-şişşştt bak ortadaki benimki,

diyeceğim o gurur dolu anı dört gözle bekiyorum :)


Derin'in deyimiyle,

-ayyyhhh karnım gıdıklanıyor heyecandan...


içindeymişik, yeşilmişik, sazmışık...

ne demiştim;

Haziran ile birlikte değişen hayatım...



İnsanın mecburiyetleri dahilinde de olsa çalışmak, mutlu olduğu bir iş yapmalı... Kendini rahatça ifade edebildiği, özgür olabildiği sürece başarılı olur...

Bundandır işte, istifa edişim...

Kurumsal kimlik bana göre değilmiş anladım :)


Şimdi daha mı mutluyum? Kesinlikle evet...

Derdim oturup inci boncuk yapıp para kazanmak değil elbette, haksızlık etmek istemem bunu yapanlara asla, demem o ki ben o kadar yetenekli değilim...

Benimki sadece ruhumu tatmin, naçizane...



Huzurluyum...

Ötesi yok...

Hele birde fonda çalarsa Yeni Türkü... ıımmmhhh... :)

Şimdi müsaadenizle, kızıma pijama dikeceğim :)



Keyifle,

Duygu

7 Haziran 2011 Salı

her bir çizgi "sana dair" olsun...

Biliyorum birgün hepsi anlam kazanacak bu kargacık burgacık şekillerin, o minik parmaklarında...


Kimi zaman sevgini, kimi zaman şikayetini, kırgınlığını, kızgınlığını, şarkı sözlerini ve daha milyonlarcasını yazacaksın, senden bir iz kalacak beyaz satırlarda...


Şimdi kısa kısa anlamsız bu şekiller, "sen" olacak zamanla... Karakterini yansıtacak yazı şeklin.

Yazıp silmekten eskiyen defterlerin olacak, karalamaların olacak belki...



Ne olursa olsun içeriği, buram buram "sen" kokacak her bir milimetresi o çizgilerin...



Sen yine yaz mercimeğim...

Sen yine "sen"i anlat kendince...

Sen yine kendin ol...

Dol satırlara, özgürce...
not : foto alışveriş öncesi, mekan otopark :)

6 Haziran 2011 Pazartesi

bir kahkahanın ardına gizlenerek...

Dudak kıvrımlarımın O'nun ağzından yayılacak şen bir kahkaya bağlı olduğunu her farkedişimde, o an yaptığımız her ne ise, onu sonsuza kadar yapacağıma yemin ediyorum...








Mutluluk, o kahkahada, o çığlıkta, heyecandan kütür kütür atan kalpte değilse, hiçbir yerdedir...


Ve ne kolaydır bir çocuğu mutlu etmek...
Anne olmanın dayanılmaz hafifliği dolar içine... "Yaşıyorum, çok şükür" dediğin anlardır o eşsiz zaman dilimi...Yokluğumun ardından güzel bir başlangıç olsun, ilk yazımın şerefine dedim. Ve bol fotolu bir post yazdım sana...
Hayata hazırlanırken yarış atı gibi olmak yerine, at binmenin keyfine vararak yaşasın hayatı dedim...
Gönlüne göre atlayıp, zıplayarak...
Ve börtü böceğin içinde, huzurla :)


Detayların da farkına varmalı insan, hayat akıp giderken yanıbaşından... Mekan Atlıtur demiştik, Sarıyer - Gümüşdere Köyü içinde... Traktör, köye ait :)



Hoşgeldim/n... Haziran ile doğan yeni bir hayatım var artık...

Detaylar yakında :)




Keyifle,

Duygu