12 Nisan 2011 Salı

anne, farkında mısın burda poz veren bir denizyıldızı var...

Fazla söze gerek yok, Turkuazoo'ya gittik, aklımız uçtu:)

aaaaa anne Nemo'lara baaakkk :)

ve daha yüzleeeercesi :)

buda uyduruktan köpekbalıklı pozumuz :)
....

6 Nisan 2011 Çarşamba

evrekaaaa evrekaaaa....

konu : aile katılımlı proje çalışması...


proje : dondurtut :)

ürün hakkında :

* dondurma yerken eline akıyor ve elin yapış yapış oluyor değil mi?

* eee senden bundan kesin iğreniyorsundur?

* bide çocuğun üzerini kirletince iyice tepen atıyordur, muhakkak!

* evet dedin dimi hepsine,

* Dinle beni öyleyse,bir haberim var, yaklaş yaklaş...

* Tüm bu dertlerden kurtulup gönül rahatlığıyla dondurma yiyebileceksin, desem...

* Bunun çok basit bir yolu var, kulak ver, sende yapabilirsin, desem...

* Biz bunu kızımla evde yarım saatte yaptık desem...

yaaa, şaşırırsın işte öyle...

merak etme, fotoğraflardan nasıl yaptığımızı anlayacaksın...


"dondurtut" : Duygu & Derin ortak yapımı... zihni sinir projesi :)



alttaki foto projenin ham haliydi... süslemeler mercimek uyuduktan sonraya kaldı :) ama birlikte yaptık bak, gayet ailece yani :) ve çooookkk eğlendik... bunu yapmak, dondurma yemekten daha keyifli :)

not : ellerimdeki "uhu" kokusu, iyice kafa yaptı :)

4 Nisan 2011 Pazartesi

uyku sere..mo..ni.. si... zzzzzzz

-anne, çok uykum var, bu gece kısa masal anlat bana.
-peki... çook uzak ülkelerde değilde bizim karşı apartmanda yaşayan bir kız varmış. hergün senin yaptıklarının aynısını yaparmış... ve hep mutluymuş... oldu mu annecim?

- oldu.... iyi geceler, anne...

zzzzzzzzzzzzz..... :) :) :) :)
..............

3 Nisan 2011 Pazar

benim fikrim, senin fikrini döver...

-anne... ben, başka bir evde yaşasam. ama tek başıma. sen bana geleceğin zaman, ben pasta, kek, börek falan pişirsem... ne güzel olur dimi anne? -sen şimdi odana gitsen, ben kapını çalıp sana gelsem, sen o dandik mutfağının dandik fırınında bana kek pişirsen, dandik fincanlarla çay içip kıkırdasak, daha iyi olmaz mı? -harika fikir. hadi ben odama gidiyorum ama gelmeden önce ara anne, kek pişircem yaaa... 20'li yaşlarına geldiğinde de bu kadar kolay olacak mı O'nu ikna etmem acaba? not: farkındayım, ergenlik provası bunlar... ama yemezlerrrrr :)

2 Nisan 2011 Cumartesi

4,5 yaşın bile bir mazisi var beaaa ...

iyi bir ayar çektim kendime...

cebimde biriken kelimeler, Derin'in ürküten büyüme hali, med-cezir sayıklamalarla geçti dolu dolu 1 ay... yazmadan, okumadan, duymadan... öyle bir boşluk haliyle...

iyi geldi aslında...

kendimi de özlemişim laf aramızda...

ne saçma dimi, blog yazmak kendinden uzaklaşmak olmamalı aslında.. olsun, yinede silmiycem yazdığım cümleyi..

güzel bir haberle başlıyorum, devamı da güzel gelsin diye...

Facebook'tan arkadaşlar bilir gerçi, bizim kız attı gözlükleri...

2 yaşında başlayınca takmaya, bünye çabuk toparladı kendini...

ve 4 yıl 4 aylık ömrüne bir gözlük tecrübesi sığdırdı, benim, olgun ruhlu minik prensesim...

darısı iştahsızlığının başına :)


Ve gözlüğün en eğlenceli hali... doktor olmanın ilk şartıdır biliyorsun, gözlük... TUS'a hazırlanırken bile mesela, alıştırma yaparsın, gözlük tek elle nasıl düzeltilir, gözlük üzerinden baka baka nasıl teşhis konulur... önemli ritüeller bunlar :) atlamamalı... ama bizim Aliş... yazık ona yaa, kobay oldu çocuuuun elinde zaar :)


neyse... diceem o ki... değişiyoruz biz... büyüyoruz, başkalaşıyoruz... tuhaflaşıyoruz da... hadi bakalım hayırlısı :)

oohh be özlemişim bu, yaz, foto koy, düzenle telaşını :)