11 Şubat 2009 Çarşamba

oysa ki güne nasıl başlamıştım...

kahvaltı yapmadı, belki temiz hava iyi gelir, hem havada güzel diyip dışarı çıktık. pembe yazlık elbisesini giymek için tutturdu. giydirdim, sonra vazgeçti pantolon giymek istedi. giydik. dışardayız çok şükür. gözlükçüye gittik. kırmızı çerçeveli gözlük beğendik. sigortadan yararlanıp alıcaz gözlüğümüzü, çünkü bariz fiyat farkı var. sigortada sorun çıktı. zaten camlarımızda hazır değil. öyle hemen alıp çıkamayız. kızım gözlüğü bırakmamak için direndi (bu iyiye işaret aslında). ancak binbir bahane ve boş bulunduğu bir an kaçtık ordan. çocuk parkındayız. elimizde en sevdiği poğaçalar. oyun oynayarak yedirmek gayretindeyim. ama yok. ağzında tutuyor bütün parçaları. sol yanak ayrı bir surat kadar büyüdü. parktaki sevinç çığlıkları diğer çocukları korkuttu. top havuzuna 1-2-3 diye sayıp çığlık atarak atlıyor diğer çocuklar kaçtı. bizimki onları ellerinden tutup top havuzuna almaya çalıştı. ben diğer annelere mahçup bakıyorum. ikna oldu atlamamaya oyuncak eve girdi. çıkmak istemedi. ağzında haalaa yemek parçaları. zıplarken öksürüyor. yutmamak için direniyor.
45 dakikanın sonunda hiç konuşmadan dışarı çıkardım. kızgınlığımı anlamış olacak ki itiraz etmedi. (yada çok yoruldu, bu pek mümkün bir ihtimal değil ama).
bir mağazadayız. derin'e birkaç eşofman alıcaz. hepsini istedi. olan olmayan. her türlü renk. bebek takımları... güç-bela birkaç parçadan sonra çıktık mağazadan. yürümek istemedi. kucak diyip durdu. yorulmuş olacağını düşünerek kucağıma aldım ancak her kaldırım taşına kucağımdan atlayarak basmak istedi. yolda gördüğümüz Turkcell, Arçelik mağazalarının logolarını sevdi. dükkanlara girip meeraabaaa dedi. çıkmak istemedi. Turkcel tavuğuna beni şikayet etti. ağladı. kucağıma almadan koşarak gitmeyi teklif ettim. bayıldı bu fikre. ve eve koşa koşa geldik. 2 bardak dolusu su içti. annem midem bulandı dedi.(bunu nasıl anladı hayret ettim ama doğruyu söylediğine eminim. çünkü hiçbişi yemeden su içti sadece)
pijamalarını giydi. kulaklarımı okşayarak uyuduğu için yanına yattım ama kızım uyuyamıyor. sürekli -annee ooomuyo, uyumuyorum anneee uyumuyorum diye diye kulaklarımı kızarttı. -annecim konuşmazsak uyuruz bak çok yorulduk hadi kapat gözlerini, diyorum ama o uyuyamadıkça kulaklarımı daha da hırpalıyor. ben ağlıyorum. yorgunluktan ölmek üzereyim. üstelik içimde biriken sinir yanaklarımı kıpkırmızı yaptı ve kulağım çok acıyor.

şimdi uyuyor. bense önümdeki 2 lt'lik dondurma kasesininin dibini görmeden dolaba koymak için biraz daha sakinleşmeyi bekliyorum.
daha günün yarısı oldu ama ilk postumla 2.si arasındaki gelgitli ruh hali bugünü 2 kez uyumadan yaşamışım gibi hissettiriyor.
buna 2 yaş sendromu mu deniyordu??? Allah'ım ne zaman bitecek...

15 yorum:

funda dedi ki...

duyguşum 2 yaş sendromu diye bişey yok aslında tamnmamıyla amerikan uydurması o bence... sen gerilince o da gerilir, sen mutluysan o da mutlu olur.. her yaşta hep sabır hep sabır..

o senin aynan aslında ona bak kendini gör.. ve hep iyi olmaya çalış.. kendin için en çok..

Unknown dedi ki...

Duygucum,birçok annenin yaşadığı şeyler bunlar...sabredeceğiz ve bu minik insanların yaptıklarını espriye katıp güleceğiz...başka türlü geçmez bu hayat...bizler çocuklarımızı özenerek yetiştiriyoruz.onların haklarına fazlasıyla saygılıyız.ama onların ''sınırlar ''konusunda problemi var.derinde zamanla annesini üzmemesi gerektiğini öğrenecek...her zaman anne ve derin iyi anlaşacaklar ben buna eminim...

Primarima dedi ki...

Zorlu bir gün olmuş :( ama ben gözlüğü sevmesine sevindim...

duygu dedi ki...

fundacım,
ben aslında harika bir güne uyandım. (bakınız aaarı vızvızvız). ama nasıl olduysa kızımın öfke nöbetleri tuttu. sence ben yerlerde tepinebilirmiym. yada yemeği ağzımda midem bulanana kadar tutabilirmiyim? bunlar nerden çıkıyor anlamıyorum. tamam 2 yaş sendromu olmasın adı, biz buna büyümek ve bunun bünyeye hazırlanmaya çalışması ile gelen inat nöbetleri diyelim olur mu canım?

duygu dedi ki...

tuğbacım,
biz çok iyi nalaşıyoruz burda sorun yok. sadece hiç alışık olmadığım tepkiler verdi bugün. ben şaşırdım sadece ama çokda sizinirlenmedim. o kendini ve kapasitesini keşfediyor diye içinden çıktım bu durumun. sabır artık benim göbek adım :)

duygu dedi ki...

ebrucum,
bende en çok orda takılıp sevindim aslında. canım yaa menim o menim menim diye tutturdu. yaşasın!!!

Esra dedi ki...

Bence dunyanin en zor isi cocuk buyutmek. Her yasin kendine gore zorlugu var ve omur bitene kadar da bitmiyor sorumluluklar.
Ama diger yandan da dunyanin en guzel isi...
Kolay gelsin ve bol sans!

duygu dedi ki...

sevgili esra hoşgeldin...
evet çocuk büyütmek hem çok hemde çokda keyifli. hem öğreniyor hemde öğretiyoruz. ama önemli olan sorumlulukları bilmek ve sabır!
dilerim çok daha güzel günler yaşarız sorunuyla mutluluğuyla. bunlardır ifade eden yaşanmışlıkları değil mi?
sevgilerimle.

Bahar Ulus dedi ki...

selam Duygu, bu sendrom mudur her ne haltsa geçmek bilmiyor. Duru 3,5 oldu ve birşey değişmedi. Biz hala sendromdayız!. Bunun klasik adı şımarıklık olabilir mi? Sık sık nefes al ve iyi şeyler düşün. Kolay gelsin :)

Adsız dedi ki...

Ne kadar tanıdık geldi bana yaşadığın bu gün bir bilsen.Kelin merhemi olsa başına sürer.Dileğim,bu dönemi bazı çocuklar gibi,bizimkilerinde daha sakin geçirmesi.

denizanasi dedi ki...

ya birden bu yazıyı ben yazıyormuşum gibi geldi:))) hatta dondurmayı ben bitirdim :)))))

bu arada en üstteki resim muhteşem .. nasıl yakalamışsınız bu güzel pozu:)

duygu dedi ki...

-sevgili fullhouse,
neeee 3,5 oldu ve hala geçmedimi. ben şimdi korkudan 3,5 atmaya başladım. haaayyyııırrrrr!!!


-sevgili şahane,
diliyorum diliyorum aynısını diliyorum şiddetlice...


-sevgili denizanası,
hoşgeldin... dondurma nasıl iyi gittimi? :) benim karnım çok ağrıdı yavv... o bahsettiğin poz aslında çok eski bir fotoğraf ama ben çok beğendiğim için kıyamıyorum kaldırmaya. gelişigüzel çekilip böyle sonuçlanmıştı.

Adsız dedi ki...

Sevgili Duygu gerçekten zor bir gün geçirmişsin. Beni kızım 16 aylık ama adı her ne ise bunları erkenden yaşamaya başladık.Tek çözüm sabır :) üstteki resim çok güzel ama ağlayan bebek beni hep mutsuz ediyor:(
Sevgiler
Songül

duygu dedi ki...

sevgili songül,
sabır ediyorum bol bol... artık daha sakiniz.
o fotoğraftaki Derincik aslında ağlamıyor. o fotoğraf çok rüzgarlı bir güne ait. derin'in gözleri rüzgarda sulanıyor bizde dışarda baayaa üşüyüp arabaya binmiştik ve ikimizin de gözleri şıpır şıpır akmaya başlamıştı. ve bende fotoğrafladım. yani ağlamıyoruz akıyoruz :)

Adsız dedi ki...

Sevgili Duygu blogunu yeni farkettim, bazen gülerek bazen gözyaşları içinde okuyorum yazılarını(babanla olan hikayen bana babamı hatırlıyor:)) yorumsuz geçsemde aslında içimden seninle ilgili pek çok yorum geçiyor..

iyi ki varsın
Sevgilerimle:)