17 Ekim 2011 Pazartesi

çok karakterli kişilik bölünmesi...

Başkalarının yanında prenses, benimleyken zehirli elmasını ağzıma tıkmaya çalışan bir cadı.
dışarıdayken doğrucu davut, benimle "ama ben bilmiyorum, küçücüküm daha".
orda mülayim, burda isyankar,
seninle şah, benimle şahbaz...
bi sevgi kelebeği, bi dilli düdük...
bu aralar birlikteyken kendimi sürekli bir konuda onu uyarırken yakalıyorum. konuşma tarzı, davranışları, giyim kuşamı...vs. kafasını çocuğuna takmış anneler gibiyim, benim kızda erken ergenlik yaşayan tribal enfeksiyon!
damarıma basmaktan zevk alır bir hali var. sürekli ses yükseliyor, cümleler hep "ama ama ama"larla başlıyor. kapılar çarpılıyor, odaya kapanmalar... kendini suçluyor sürekli,
-ben herşeyi unutuyorum, kötü bir çocuk oldum, artık beni sevmiyecekmisin?.. vs.
yahu madem böyle kaygılar taşıyorsun, ne diye bağırıp çağırıyorsun çocuk anlamadım ki...
onu sevmeyeceğimden korkuyor ama canıma da okuyor...
bu aralar biz iki ileri bir geriyiz...
oysa eğlenelim diye benim bütün maymunluklarım...
bu bıyıkları bile ofiste hazırlarken, arkadaşlarım gülüyorlardı, suratına bakılırsa bunları kendine hazırlıyorsun sen, diye... ama gel gör ki... hanımı ikna etmek çok zamanımı aldı.
önce bir "hayır"ımız var herşeye, sonra paşa paşa kabul ediyoruz. hatta benim sırıtıp poz verdiğimi görünce kedi gibi yanaşıyor yanıma tırım tırım...
o zaman yine iniyor yelkenler suya bende ama ne gerek var bunca tantanaya...
bu dönemde böyle geçsin bakalım,
keyifli haftalar dilerim..

4 Ekim 2011 Salı

bu not kendime... unutmamam için...

noluyor biliyormusun bazen...
sen bir dünya düşlüyorsun, içine boncuklar, pembeler, bahçeli bir ev, bazı gözyaşları... vs. bir sürü hayal-istek-umut ekiyorsun...
sonra...
biri gelip öyle bir cümle ile yıkıyorki hepsini, hiçbir geri dönme isteği kabul ettiremez oluyor...
bazen...
yinede diyorsun...
hayattan payıma düşeni yaptım, yaşadım, yaşattım, darısı başına...
bazen eyvallah'ı bilmek gerekiyor...
demem o ki blog...
kendinden vazgeçmeyeceksin... kaybetmeyeceksin...
çünkü hayalini sadece kendine göre kurarsan, istediğin zaman yapıp tekrar yıkarsın...
çünkü bitişlerin bile alkışlanmalı senin... öyle bir bitirmelisinki, ardından söylenecek tek söz sadece hayranlık içermeli...
severken olduğun gibi yürekli olmalısın, giderkende...
bitirirken diyorum hayalini yani,
sadece tebessüm kalmalı dudakta, yaşadım çok şükür dedirten...
nasıl der cemaat;
"iyi bilirdik"...
sende iyi bil, boşver...