29 Ocak 2011 Cumartesi

kaka...

-anne, bu kitapta kakamızı nasıl yapmamız gerektiğini mi yazmışlar acaba?
çok saçmaaaa !!!
:) :) :)

27 Ocak 2011 Perşembe

pnömo pnömo bacaksız :)

pnömonun en güzel yanı ne biliyormusun?
geride bıraktıkları...
bir zamanlar vücudunu iyileştirenler,
şimdi ruhumuza iyi geldi...
ahhh o mısır kavanozunun pnömo ile alakası yok tabiki, maksat terapide çeşitlilik olsun :)

not: birgün yoğurt kovasıda biriktirirsen nineden farkın kalmayacak diyenlere kocaman bir nanik :)

25 Ocak 2011 Salı

5 yaşına yeni girmişseniz, dünya gerçekten sizin etrafınızda dönüyordur :)

-anne, ayağımı duvara yaslayıp böyle yandan yandan bakarken sana, fotoğrafımı çekermisin, öyle durmak bana çok yakışıyor bence...
- höö ?!?!?!?!?
-anne, tahtaya ingilizce bişiler yazarmısın?
-tamaaammm...
-ne yazıyor burda, seni seviyorum mu yazıyor? yani ay lav yuu demek istedim...
-eee, şeeeyyy, hıhı kısmen yani :)
-anne, biliyormusun bence kekin en güzel yeri pişmemiş yeridir...
-anne bak burda senin için bir sevgi yolu var, birlikte yürüyelim mi?
-anne, sence bu odada yanlış olan nedir?
-annecim, etraf o kadar dağınık ki, bence herşey tamamıyla yanlış bu odada,
-of anneee hayır, baksana ben şemsiyenin altında güneşleniyorum(!) ama safiş (bebeği) açıkta, ona güneş kremi sürmelisin. işte yanlış olan bu..
-pardon annecim (!)
bazende, bir yerden duyduğu kelimeleri, kalıpları cümle içinde kullanma telaşına kapılıyor...
-Derincim, sütünü içtin mi?
-elbette... (!)
-peki bitirdin mi?
-ı-ıhhh işte bunu hiç sanmıyorum...

-Derincim, pengueninle oynamak istermisin?
-mümkündür... ?!?!?!?

-ooff anneee, hep ananeme reiki veriyorsun, hiç bana kalmıyor, yarın gidip benim için al reiki, hasta olursam üzülürsün sonra (!?!?!?)


bu mercimekle hayat...
gerçekten çok eğlenceli...

not : birde bloğumu hergün kontrol ettiriyor bana, yüksek sesle okuyorum yazdıklarımı ve tabiki fotoğraflar... kendini görmezse ekranda, 25 kaplan gücüne ulaşıveriyor :)
tabiki bu notu ona okumayacağım, saçmalama :)

not 2 : soranlar oldu, o "çizim aleti"ni, Forum alışveriş merkezi'ndeki Mothercare'den aldık.
birde penguenler... onları da Forum Alışveriş merkezi içindeki HobiMeydan isimli hobi malzemeleri satılan mağazadan temin ettik...

24 Ocak 2011 Pazartesi

tanıştırayım...

bu, yeni "çizim aletimiz"...
Derin, bu ismi uygun gördüğünü buyurdu...
Âlâ...
ortasına kağıdı yerleştiriyor, resim tablalarından birini takıyorsun ve tepedeki lambasını açınca tabladaki resim, kağıda yansıyor.
sonra...
sonrası evdeki afacan yansıyan resimdeki çizgilerin üzerinden giderek, şekli çiziyor ve adeta Picasso'ya dönüşüyor... :)
sende koltukların kabara kabara dolanıyorsun ortalıkta... bu benim çooocuuumm işte, ben yaptım O'nu, ben dünyaya getirdim, baksana çizdiği resimlerden belli benim eserim olduğu, diye diye... :)
sözün özü,
güzel bişi bu çizim aleti...
aklında bulunsun...

not: hastaydı bizim mercimek... zatürre başlangıcı... ama başlamadan kovduk onu. pis o, dedik...
yakında "pnömo'nun ardından" belgeseliyle karşında olucam :)

10 Ocak 2011 Pazartesi

romantik Emre & güzel anne Serap...

nerde başlar yüreğin, bir diğerine değmesi,
nerde ivme kazanır dostluk?
birinin kalbine ulaşmak için avaz avaz bağırmaya gerek yok aslında değil mi?
gördüğün bir güzellikte aklına gelen isen,
paylaşımın içten, sevgin daimi ise,
ve neden olduğunu anlamadığın bir his itiyorsa seni O'na,
yapacağın tek şey teslim olmaktır,
kalbine değen o sıcaklığa...
serapcım...
bin teşekkür sana,
seni mutlu edene bizi ortak ettiğin için,
o güzel, koşulsuz sevgin için...

Emrecim...
bir teşekkür de sana,
sen tanıdığım en romantik erkeksin :)

9 Ocak 2011 Pazar

biz bugün biraz sıkıldık da...

sonra, neyseki kendimizi eğlendirmenin bir yolunu bulduk...
artık daha iyiyiz :):):)

8 Ocak 2011 Cumartesi

buraya konan birşey... yeni sürüm...

buraya bir köfte bırakılmış,
biri görmüş, biri diğerlerine seslenmiş, biri pişirmiş, biri yemiş,
biri de...
zaten ketçapsız onun tadı çıkmaz yaaa, demiş.

buraya bir brokoli ekmişler,
biri görmüş, biri yıkamış, biri haşlamış, biri yemiş,
biri de...
ıyğğhh siz yiyin ben zaten hiç sevmem, demiş.

buraya bir karpuz düşmüş,
biri görmüş, biri kesmiş, biri çekirdeklerini çıkarmış, biri yemiş,
biri de...
karpuz yazın olur, şimdi tadı güzel olmazki zaten, demiş...

buraya bir balık gelmiş,
biri görmüş, biri tutmuş, biri temizlemiş, biri pişirmiş,
biri de...
hamsi değil ise, ben zaten yemem, demiş...

uyduruktan buyurmanın tadı hiçbir şeyde yok...
:):)

6 Ocak 2011 Perşembe

kafası karıştıkça, beni de karıştırıyor...

derin -Alp, beni evine davet ediyor, O, 4 yaş grubunda, küçük daha ama çok seviyorum ben O'nunla oynamayı... beni evinde YİSAFİR (!) edicekmiş...
ben - evine gidemesek de belki ailesiyle dışarıda buluşup birlikte vakit geçirebiliriz.
derin - ama ben O'nun evini ve odasını çok merak ediyorum. ne renktir dolapları sence?
ben - bilemiyorum annecim her renk olabilir.
derin - bence mavi... O'na mavi çok yakışıyor. (!?!?!?!?)
derin - Ömür'de evine davet ediyor beni, 22'ye basarsak onların zili çalarmış, öğrendim evlerini.(!) gidelim mi? evlerinde çok oyuncak varmış...
ben - annecim bizim de evimizde oyuncaklarımız var, hem okulda birbirinizi hergün görüyorsunuz zaten...
derin - ama ömür benimle evlenmek istiyormuş...
ben - evlilik ve bu konuları konuşmak için bence çok küçüksünüz. ama merak ediyorum Ömür'e ne cevap verdiğini...
derin - offf kafam karıştı karar veremiyorum...
derin - Anne, bizim okulda kıyafet balosu olsa, ben varya hep Kadir Efe ile dans ederdim...
haydaaaa....
ne kadar uzak tutmaya çalışsan da işte, çocukların kulakları delik oluyor her konuda...
Derin'in doğumgününde Can Leo, kulağımıza Kadir Efe'nin, Derin'e "ikide bir" aşık olduğundan bahsetmişti...
ve dipnot :
-anne, Emre hasta oldu ya, okula gelemiyor... Ben, galiba Emre'yi özledim...
kıyamam yaaa ....

ve ikinci dipnot : ne yapmalıyım bilmiyorum !!! evet öğretmeniyle görüşücem ama eminim ki onlar da bu konuda çok hassaslar...
kabullenmeliyim... büyüyor galiba...

5 Ocak 2011 Çarşamba

içten birkaç satır yada gözlüklü bir kız resmi... işte mutluluk!!!

gülümsemek için büyük beklentilere gerek yok...
Görebiliyorum... Bu yeter...
Çünkü ben, bu dünyaya mutlu olmak için gelmişim...
diyorum ya işte, EVRENDEN TORPİLİM VAR...

2 Ocak 2011 Pazar

ankara-istanbul arası sıfır km olmuş, duydun mu?

bana sorarsan yürek nedir,
kardeş,
can nedir, diye...
ilk önce bu ikisini söylerim...
aklıma düşen anılar, kahkahalar, huysuz yazılar, dipte tırmalamalar, gün ışığının sevdasını anlatışım... hepsi sen'den gelen sana gidendir, kadın!
kızıma dost, en büyük özlem, yeni tanıştığı bir duygu -kıskançlık-, kardeş bile değil iken ikizler mi sorusunun kikir kikir cevabı, paylaşamama... hepsi ve daha nicesi, sanadır, latino!
gözümün önünde büyüyen bir çocuk, kalbime değe değe seven bir kadın...
özlemenin en yakan hali....
geçip giden yılın tattırdığı en leziz ikili,
siz...
yanıma kalanlarsınız..
iyiki varsınız...
not : daha çok fotoğraf için tık tık...