1 sene önceydi...
sanki dünya tek bir cumhuriyet ve bende cumhurbaşkanıydım...
prestij olarak değil, ağır bir sorumluluktan bahsediyorum...
ben herşeyi yönetmeye çalışırken, dünya üzerime kusuyordu...
işimden ayrılmış, 1,5 yaşındaki ele avuca sığmaz kızımla başbaşa kalmıştım...
ne yapıcaktım???
sudan çıkmış balığı bile kıskanır oldum, en azından ölecek, akıbeti belli... peki ben ne yapıcam şimdi diye diye karalar bağladım... (tabi sadece iş ve çocuk mevzusu değil bünyeyi sıkıntıya boğan ya işte saymıyım hepsini)
karar verdim.
yazacak ve herşeyi unutacaktım.
önce "dalgakıran " olacaktı adın. çünkü; istiyordum ki, bu günlerimi unutturup, beni hafifletsin bloğum. ama bu ismin çağrışımı yeterince güçlü gelmedi bana.
sonra kızım geldi aklıma... kelebek gibi hafif oluşu {itiraf ediyorum fiziki hafiflik, iştahsız ya hani :) }
sonra, hiç vazgeçemediğim hayallerim, umutlarım... baktım içimde uçuşan bir sürü güzellik var.
sonra...
IQ sıfırlandı, EQ tavan yaptı... parmaklarım gizli bir komutu yerine getirircesine gezindi klavyede ve
"
içimde kelebekler" çıktı ortaya.
hiç düşünmeden, öylece onaylayıverdim.
ekran bana "bir sonraki adıma geç" derken, ben aslında yeni aldığım evimin başka bir odasını planlar gibiydim...
bloğuma çok anlam yüklediğimi düşünürken farkettim ki yaptığım şey bir blog oluşturmak değil, bir hayat yaratmaktı.
öyle bir hayat ki...
içinde, benim gibiler, yakınımdan geçmeyenler, dünyanın bir ucunda da olsa yüreğime dokunabilenler, kıskandıklarım, bayıldıklarım, keşke bu yazıyı ben yazıp bu resmi ben çekseydim diye imrendiklerim, tü kaka dediklerim, kulağıma küpe yaptıklarım, vazgeçemediklerim, hayranlıklarım...
hepsi... birden geliverdiler, üstelik ben daha ortalığı toplayamamışken...
kimini okurken halime şükrettim, kiminde aah ettim, bazen gaza geldim, bazen kendime geldim...
diyeceğim o ki blog,
ben sana aslında 08.06.2008'de geldim. ama kutlamada geciktim, koca bir eşşeklik ettim...
burda yazdım Derin'in rezilliklerini, marifetlerini, hüznümü, gülüşümü.... sadece BEN'i..
çok kahrımı çektin, çok duamı aldın blog...
haa dersen ki peki gerçekten
herşey çok güzel oldu mu?
oldu be... en azından olacağına dair umutlarım bitmedi henüz...
hem olacak tabi, çünkü ben varım yazan, sen varsın okutan...
ohh daha ne olsun, o zaman nice yaşlarımıza olsun...