30 Ekim 2012 Salı

tatil ertesi...

her bir gidişimde biraz daha oraya ait kalıyor bir yanım ve her bir dönüşümde yaşadığım şehre, ne işim var benim bu yollarda diyorum hemde artık bağıra çağıra...
genetik midir memleket sevdası bilemiyorum ama Derin bile,
-bence biz böyle evlerde yaşasak her zaman mutlu olurduk, diyor...
öyle mutlu oluyorum ki, sorgulamıyorum bile cümlenin alt satırlarını...

soba kokusu, üzerinden kızaran ekmek kokusu önce ruhumu doyuruyor sonra karnımı... bahçeden topladığı maydanoza, kızımın elinin kokusunun sindiğini bir tek ben duymuş olamam... bu evde bir sihir var kesinlikle!

Türkiye'nin burnunda güneşi batırırken, dileklerimizi savurduk ufka doğru, biliyorum yeni gün ile gelen haberler hakkımızda en hayırlı olanlardı...
ve o yolları, yolda dinlediğim şarkıları, dinlediğim şarkılarla kurduğum hayalleri, kurduğum hayallerin içine yerleştirdiğim sevdiklerimi, sevdiklerimin bana bakışını tek tek kazıdım hafızama... gün geldiğinde zihnimden yaşamış olmanın provası olacak hepsi...

sevdiğim biri bayram mesajında "nicelerini seni en çok hak eden sevdiklerinle geçirmen dileğiyle" yazmıştı, içim cız etti okuyunca... sadece sevdiklerim ile geçirmek yetmiyordu, haklıydı... beni hak eden sevdiklerim olmalıydı... çok iddialı geldi okuyunca ama hak vermeden edemiyorum...
insan bilmeli kendi kıymetini de...
canının, kalbininkini de...

bu bayram, uzaklarda, en mutlu olduğum yerde, ailem ile geçti ama hiç beklemediğim anda, son gününde bayramın, hiç kıyamadığım birinden gelen bir dışlanmışlıkla son buldu... işte o zaman anladım, "hak etmenin" ne demek olduğunu...
canı sağolsun...
ama artık benden uzak olsun...



geldi geçti koca bir bayram tatili. yollar ve alınan bir dünya karar ile döndük yine hayat telaşımıza...
darısı nice güzel bayramların başına...
ama dur dur bu yazı böyle bitmemeli değil mi?
akşam kulağıma çalınan bir cümle belki okuyunca seni de gülümsetir...
- sen varya, herşeye izin veren tatlı bir Duyguşsun anne...
:) :) :) :) :) :)




22 Ekim 2012 Pazartesi

Yorgunum Mualla...

itiraf ediyorum haftasonu aktivitelerini kendime göre seçiyorum.
ben mutlu olamazsam, kızımı mutlu edemem çünkü :)

bu hafta yine gittiğimiz İstanbul Modern'de anlatıcı abla(!) fantastik dünyayı sorunca Alice Harikalar Diyarında'yı anlatmamak için zor tuttum kendimi....
anlattıklarını tırnaklarımı kemirerek dinlediğim de doğrudur.
seviyorum çocuk dünyasını...
tüm haftayı "Ela elle lale al" ile geçirince bünye daralıyor haliyle...
ödev yaparken anne olup, iş gezme tozmaya gelince 6 yaşında olmak da harika doğrusu...

bu haftasonundan payımıza düşenler, BlobTerre'in gerçek olmayan dünyası ve kimya deneyi idi...
ama olayın kreması aslında o denize bakarak kahvemi yudumlamak oldu...

ahh, birde içten meraklı biri olarak Peter Pan ilan edilmem, paha biçilemez :)

Derin, kendini tanımladığı haliyle yine atlayıp zıpladı hayalindeki okyanusun üzerinde...

birde parmaklıklar ardına hapsedilmiş denizkızı olarak gerçek insan olma hayalleri kurdu, uzaklara bakıp...

ben ise... önümüzdeki hafta atölyedeki Çin Oyunları'nda neler yapacağımızın hayalinde idim, sevine sevine :)

not: evet artık kumralım!

16 Ekim 2012 Salı

Capitol Dilek Ağacı...

"hayatta güzel şeyler hep olur. bir yanından biz de dahil olduğumuzda, güzellik hepimizin olur..."
diye başlayan çok güzel bir kampanya metni aldım geçenlerde...

Capitol AVM her sene farklı bir bölge ve il seçerek ulaşılması güç okullara ulaşıyor ve İstanbul'a kalben aradaki km.lerden bile uzak olan çocuklara bir dilek hakkı veriyor.

Capitol AVM'deki Dilek Ağacı'nda ve kiosklarda bu dilekler, dileğin sahibi çocukların fotoğrafları görülebiliyor, biraz gözler doluyor, biraz gülümseniyor ve eller ister istemez Capitol Dilek Ağacı'na gidiyor. Herkes seçtiği bir dileği gerçekleştirip teslim edilmesi için Capitol AVM'ye bırakıyor. Nereden alındığı önemli değil, önemli olan vaktinde alınması ve teslimat için kampanya bitmeden Capitol'e bırakılması...
Belkide el yazısı ile birkaç küçük not ile biraz umut ve mutluluk göndermek, o içten gelen cümleleri stickerla süslemek de serbest :)
Bu seneki ilimiz Nevşehir...

İstanbul'da değilsin yada gidip göremeyecek kadar uzak yada yoğunsun, o zaman aşağıdaki linkten online dilek seçip kargo bile yapabilirsin...
http://dilekagaci.capitol.com.tr/nevsehir/web/
Bugün okuduğum bir habere göre 1014 dilekten 750'si karşılanmış...

Hayatta birilerini sebepsiz yere mutlu etmenin huzurunu yaşamak için güzel bir fırsat...
Bir çocuğun ilk Barbie'sini sen verebilirsin, belki başka bir çocuğun hiç bilmediği dünyaları keşfe çıkmasını sağlayacak kitap seti senin hazırladığın paket ile çıkar yola... Bir diğeri zamanı yakalamak için koluna taktığı saatine her baktığında minnettar kalır sana...
Bir çocuğu gülümsetmek istemek çok insani bir duygu... Bunu yaşama şansını ver kendine...

Tüm dileklerin gerçek olması umuduyla...

9 Ekim 2012 Salı

fazeretim var fasabiyim ben!

yıllaaarr ve çok aylaaaarrrr önce idi, bir yazı yazmıştım... 
bu akşam ise pek bir değişiklik olmadığını gördüm o yazıyı yazdığımdan bu yana :)

-annecim, F harfi ile başlayan bir  hayvan söyler misin?
-hımmmm, felebek (kıkırdamalar)
- tamam, K harfi ile başlayan bir hayvan söyler misin?
- kilamingo (gülüşmeler)
-eee o zaman ödevini tamamlayalım, zıvanadan çıkmak üzeresin...
-öf anne yaa, sen hiç eğlenmeyi bilmiyorsun. hem ben sadece 2 elimle 20 tane kelebeği 2 dakikada nasıl boyarım. şu ellere baksana daha minicikler...

kelebek adedi belirtmedim ve zaman kısıtlamamız asla yok...
bu tamamen bir FAZERET!


NOT : ahh pardon, o zamandan bu yana çok büyük bir değişikliğimiz var: hayata kırmızı bir çerçeve ardından bakmıyoruz :)

8 Ekim 2012 Pazartesi

günler geçiyor Mualla...

cumartesi günü...
sokak beni çağırıyor, ev beni derle topla diyor, kızın ödevi, önce yıkanıp sonra asılacak ve kaçınılmaz son ütülenecek çamaşırlar...
akşam gidilecek doğumgünü için evde ikramlık bişiler hazırlanmalı, gidip hediye de almak gerek tabi....
o zıkkım kalabalıkta git bir spor mağazasına, beğen beğenebilirsen....
aldın mı hediyeni...
tüm İstanbul ağız birliği yapmışcasına yollara düşmüşken köprüyü geçmeye çalış...
trafikte kızın gönlünü eyle ki canı sıkılmasın...
gittiğin evde bir siyam kedisi olsun ve tek davetli çocuk Derin olsun...
neyse ki çocuk kedi delisi... sana pek elleşmesin orda...
geceyi güzel geçir, ye-iç-gül bir güzel...
eve dönüş vakti, bir cumartesi gecesi klasiği olarak yine trafikte kal...
kız arka koltukta sızmaya dururken...
bir cümle gelsin kulağına tatlı bir tını olarak...
-anne, sen gerçekten iyi bir annesin...

demem o ki Mualla;

"hayat kısa, kuşlar uçuyor..."
güzel haftaların olsun...


2 Ekim 2012 Salı

öpsem milyon kez, affeder mi beni?

- yarın yeni bir gün doğacak ya, yeni günden ne istiyorsun?
diye sordum...
- senin bana daha az kızmanı istiyorum,
dedi...

keşke eline bıçak alıp beni doğrasaydı o an...
inan bana, bu daha az acı verirdi...

1 Ekim 2012 Pazartesi

korkuyorum anne demese iyiydi ya!

hiçbir zaman tehdit ile yola getirilen bir çocuk olmadı, yüreğine korku salarak öğretmedim tek bir davranışı bile...
belki de biraz öyle davranmak gerekirdi, bilemiyorum şimdi...
okulda, sınıfta aldığı "bak yoksa bir daha seninle konuşmam" tehditlerini daha cesur karşılayabilirdi o zaman belki...
neyden sakınıyorsam bir bir karşıma çıkıyor okul yolunda...
böyle böyle büyüyecek elbette ama benim gözünün içine baka baka sevdiğim kızımın, okulda yaşadığı bir olayı anlatırken pıtır pıtır gözyaşı döktüğünü görmek, içimi deli bir öfke ile dolduruyor.
üstelik mevzu da ne? ya onunla arkadaşlığını bitirirse imiş!
çok da lazım, konuşmazsa konuşmasın diyen iç sesime rağmen en sakin ses tonumla anlatmak hiç de kolay olmuyor...
biliyorum bunu ona söyleyen arkadaşı da ailesinden öyle bir terbiye almadı, üstelik annesi de arkadaşım ama işte fıtrat denen şey varya, çocuk başka biri gibi...
ele avuca sığmayan, kural, görgü tanımayan bir çocuk...
ve tam bir çete başı, kendine seçtiği kurban ise Derin...
biraz hırpalanacak bizim kız bu sene ama o da öğrenecek dik durmayı...
benimle ağız ağıza yaptığı kavgaları düşünüyorum birde, bana karşı bu kadar dilbaz iken başkasına nasılda kıyamıyor... o da ayrı bir hırs mevzusu ya!

bak nasıl sinirlendim şimdi!!!