19 Nisan 2012 Perşembe

O'na sordum ve dedi ki...

- beni hiç tanımayan birine beni nasıl anlatırsın, diye sordum.
dedi ki;
- benim annem Duygu (anne şimdi kaç yaşına gelmiştin, 31) heh işte 30 yaşında (!), saçları sarı güneş gibi, melek gibi kendisi. en sevdiği renk açık mavi, beni herkesten çok sever, aslında iyi bi anne.
oje sürer, resimlerime hikaye yazar, sürpriz sever, çok güler, önceden böyle kulelerde çalışıyordu, şimdi bahçeli bişeyde çalışıyo (duyan bahçıvan sanıcak), bide o benim canım,
derdim herkeste seni tanımış olurdu.

bundan ibaretim ben işte...
daha ne olsun...
Sevgiyle,
Duygu

18 Nisan 2012 Çarşamba

koşarken cam ayakkabımızı düşürmesek de...

5,5 yaşında buluştuk. o daha çok yakıştı bu yaşa, ben ise hafiften eğreti kaldım...
yine de, elele tutuşup yağmurda ıslana ıslana eve yürümek iyi geldi...
d&r'da çok oyalandığımızı ve hala yarınki ödevimizi yapmadığımızı farkedip, kitaplarımızı okumaya devam etmek, sonra havanın iyice karardığını görüp, eve giderken bizi yolda kurtların yiyeceğini hayal ederek kendimizi korkutmak aslında yaşadığımız anların en gerilim dolu keyfiydi...
eve gelip yatağımıza yattığımızda,
- yolda yürürken külkedisine dönüşecek Cindrella gibi hissettim kendimi, ya sen anne?
diye sordu...
- benden olsa olsa balkabağı olur dedim...
kıkırdadık...
olsun sende güzelsin bence dedi...
galiba beni seviyor :)

17 Nisan 2012 Salı

kitabımız çıkınca imza günümüze bekleriz...

an resimleyicisi benim mercimek...
ne yaşarsa hemen resmini çizmek istiyor. biraz da hayal katarak... eğri büğrü çizgilere aldırmadan, karşısına geçip izliyor yaptığını ve sonra bulduğu her bir köşeye yapıştırıyor.
bir hava durumu bildirisi bile var evde... o günkü duruma göre çeviriyoruz öne - arkaya... yağmurlu ve güneşli olmasına göre. 2 türlü hava vardır çünkü O'na göre. ya yağar ya açar :)
geçen gün balkondan elinde baloncuk çıkaran çubukla eğlendikten sonra çizmiş bu resmi... dağın tepesinde oturmuyoruz tabi, evimiz öyle müstakil de değil, ama işte böyle resmetmiş, balkonundan baloncuklar uçuşan evimizi :)
şimdilik bir kutumuz var, içi yüzlerce resim dolu, yaşadığı yada yaşamak istediği anlara, kendince hayallerine dair...
tatmin edecek sayıya ulaştığında kitap yapıcakmışız o resimleri ciltleyip...
bir basın toplantısıyla tanıtırız heralde...
gel ve bizi yalnız bırakma olur mu?
nasıl bir dünyada yaşıyorsa, öyle mutlu ki kendince.
dilimde hep bir dua, hiç kaybetmesin içindeki o umudu, çoşkuyu...
yaşadıkça çizelim, sonra uzanıp yıldızlardan bakalım dünyadaki resmimize...
sevgiyle,
Duygu