5 Aralık 2008 Cuma

bu yıl kazanan ben oldum...

aralık ayı geldi mi hemen başlar hesap kitaplar geçmişin muhasebesi geleceğin hevesleri. yapılanlar yapılacakları yapılandırır. eksikler "bir sonrakine inşallah" vaadiyle ötelenir. bende o moddayım bu ara.
geçmiş bir yılın bana işimi kaybettirmesi, kızıma ayırdığım tarifsiz zamanı kazandırması açısından kayıp olarak görmediğim koca bir sevinçti aslında. bu bir senede işimden istifa ettim, dolu dolu anne oldum. bunaldım, uykusuz kaldım, öğrettim, büyütmeye çalışırken bende büyüdüm ama ben ne yaparsam yapayım miniğim hep benim bir adım önümdeydi. meğer ben oyun hamurlarının, mutluluklar diyarına açılan kapının kahkaha dolu anahtarı olduğunu bilmiyormuşum. sulu boya, acaba gözlerden yaş gelene kadar gülmeye sebep olduğu için mi bu adı aldı??? bir tabak yemek hem masada, hem pencere kenarında bazen parkta nasıl döke saça ama afiyetle yenilir? denizi ilk kez gördüğümde acaba bende "kocaman suuuu" mu dedim. koltuk denen oturgaç mindersiz daha rahatmış. minderler oturmak için değil üzerinde var gücümüzle zıplamak içinmişşş. sevgi, avuçiçi yüze değecek şekilde kocaman açılıp yanaklar okşanarak "güseeelllliiikk" denerek ifade edilirmiş. peki siz hiç pembe uçuş uçuş etekleri olan kabarık abiye elbisenizi gece uyurken dahi giydiniz mi??? kızımın rahatlığından anladım ki giyilirmiş. köpekler kuyruklarından tutulup sımsıkı sarılarak "cınım cınım" deyince kaçmaz bu hareketi yapanı dönüp dönüp yalarmış. kaplumbağanın kabuğuna kalemle yazı yazılmazmış. toprağın tadı o kadar da güzel değilmiş ve kumlar burnumuzdan akan sümüklere yapışınca bıyık gibi dururmuş. fotoğraf çekilirken dişleri gösterip gözler çizgi halini alana kadar gülümsemek adettenmiş. çorapsız hayat "oohh ne rahatmış". dünyadaki tek renk pembe olsaymış keşke. mesela peynir pembe olsa derin onu da iştahla yermiymiş. bizim rakamlarımız 2'den başlarmış. 1 sadece 11 derken ortaya çıkarmış. kızımın adı bazen zeynep, bazen esma olabilirmiş. ve bişiden korkulunca "allah korusun" deyip kulağımızı çekip yere vurmamız gerekirmiş...
bunlar Derinimin yaşadıkları ve benim gözlemlediklerimin kısacık bir özeti.
bir yılda yaşanılanları anlatmak bu satırlara eziyet, yaşanılanlara haksızlık olur. ifadeyi tamamlayamam sadece yaşadım yaşadım dolu dolu yaşadım... hep güldüm hep ağladım hep yoruldum hep uyudum... ben hep yaşadım kızımla dolu dolu... hem çocuk hem kariyer yapan süper annelerden olamadım ama çocuğuyla süper zaman geçiren iyi bir anne olmak için çabaladım. gelecek yıldan beklentim en az bu yıl kadar zahmetli (!) olması. hangi güzellik kolay yoldan gelir ki... zahmet olsun ki sahip olduklarımın kıymetini bileyim, uğraşıyım, daha iyisini yapayım veya eksik olanı bulayım. zahmet olsun ki anneliğin ne olduğunu anlıyım.
ve mümkünse tekrar tekrar anlıyım.
gelecek yıldan sadece bu günlerimi aratmamasını ve kızımın iştahının biraz olsun açılmasını diliyorum :)
sevgilerimle...

2 yorum:

Primarima dedi ki...

Çok içden olmuş yazınız,gerçekden kazanmışsınız.Bende aynen sizin gibi iki senedir kazançdayım.Evet bende süper annelerden değilim ama anneyim işte.Önemlisi de buymuş.Yeni yılınızda bayramınızda güzel geçsin.

Adsız dedi ki...

sevgili primarima... annelik gerçekten özveri ve sonsuz fedakarlık gerektiriyor. ama çalışan annelerde aynı fedakarlığı muhakkak gösteriyordur eminim. yorumumun yanlış anlaşılmasını istemem sadece ben beceremedim diyeyim.
teşekürler içten yorumun için.
sevgilerimle...