27 Kasım 2008 Perşembe

kimin umurumda...

oyuncaklar toplanacak,
ütü yapılacak,
akşam için yemek menüsü belirlenecek, belirlemekle kalmayıp bir güzel pişirilecek ve masa hazırlanacak,
o yemekler binbir oyunla yenilecek (evet haalaa iştahsızlık had safhada)
derin'le bitmek bilmeyen evcilik oyunları oynanacak, şakacıktan çay içilecek,
ev yaşanılası bir hale getirilecek,
derin'in uyuma seansları sonsuz bahaneyle nihayete erdirilecek,
gazetelere göz atılacak,
kafayı dağıtmak için örgü örülecek..
...
...
...
...
bunların hepsi şuan dışarda şakır şakır yağan yağmurun sesine kulak verip camın önüne sinerken elimde yudumladığım çayımı bitirdikten sonra yapılacak...

gün 24 saatmiş hepsini bu kadarcık zaman dilimine nasıl sığacakmışşş...
kimin umurunda...

ruhuma yerleşen tembel kedinin esiri oldum, beni bir güzel yönetiyor ki sormayın...

not: bu yazımı şuan eski şirketimin güzide çalışanı bitanem Hale'm için yazıyorum. bilmem anlatabildim mi Halecan'ım... :)

2 yorum:

Cocukla Cocuk dedi ki...

anın tadını çıkarmak bu olsa gerek elinde çayınla yağan yagmurun sesini dinlemek...sevgiler bizden

duygu dedi ki...

evet aynen öyle... ben o an dünyanın en meşgul ve aynı zamanda en boş insanıydım. tadı çıkarılacak kocaman bir zamanım vardı, bir çay içimliği kadar kocaman bir zaman...
sevgilerimle...