16 Haziran 2008 Pazartesi

zaman... nesin sen???

"zaman herşeyin ilacı" derler ya, bizde hababam yükleniyoruz zamana. aşk acısı çekersin "zamanla unutursun" derler, bir yakınını kaybedersin" zamanlar alışırsın yokluğuna" derler... zaman unutturmaz, sadece üzerini örter yaşadıklarının. ben bilinçaltımda gezinen ve ne zaman hortlayacağı belli olmayan belirsizlikle yaşamaktansa, hiç unutmamayı ve böylece hepsini kontrol etmeyi tercih ederim zihnimdekilerin.,yaşayarak hayatımıza aldıklarımız, aklımızdan yeni meşgaleler yaratırken, öncekileri hiç yaşanmamış sayabilirmiyiz? her yeni olay, bir öncekinden ders almakla karşıladığımız yeni bir başlangıç. onu daha güzel veya daha kötü yapan bir öncekiyle kıyaslamamızdır. "sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer" misali hafızamızdadır "keşke"lerimiz veya "iyiki"lerimiz. peki hangi ders anlatır bize yalnızlığın kulakları sağır eden çığlığını yada hangi matematik problemi öğretir ilk aşkın yürek yakan ateşini??? sadece "biz-ben" eğer farkındaysak yaşadıklarımızın ve kabullenmişsek günahıyla-sevabıyla seçimlerimizi, işte o zaman kişinin kendinden iyi klavuzu yoktur hayatta.

bazen karamsar olmuyor da değilim zaman ve tecrübe konusunda... iflah olmaz bir duygusal olmamdan mütevellit kızım geliyor aklıma...zaman ve herşeye alışmak yada unutmak konusunda... düşününce bile boğazım düğümleniyor. onun ne bensizliğe "alışmasını" nede benimle yaptığı kahvaltıları "unutmasını" istiyorum. "daha çok küçük, anlamaz, unutur canım" söylemleri ise bir erkeğin hamile olması kadar gerçekdışı geliyor. kayıt cihazı gibi olan hafizası, her geçen gün şaşırtırken beni bu söylemleri "saçmalık" olarak değerlendiriyor ve sadece "korkuyorum". yok yok... zaman sen uğrama bize bir süre. buralarda olmıycaz. kızım ve ben büyümenin ve "sadece anne" olmanın tadını çıkarıcaz kendi küçük dünyamızda.ben yine şaşırıcam kelimeleri kendini zorlayarak söyleme çalışmalarına ve yine üzülücem acelesi varmış gibi çabucak büyümesine...

zaman; nolur gelme bize...




sevgilerimle...

duygu

Hiç yorum yok: