18 Haziran 2008 Çarşamba

yeni bir ben...



uzun ve soğuk gecelerin sabahında, doğması için güneşi beklerken, gelenin, gecenin bir başka yüzü olmasına alışkın bu yürek. ondandır sus-puş oluşu. bir zamanlar çağlayanları kıskandıran coşkusu, şimdi sütliman. yorgun... yalnız... suskun... sustukça kanar içi, kabuk bağlar, yara olur. sonra yaralarını yine kendi sarar. ah benim deli gönlüm. hem yarabandım, hem yaram... ruhumu terbiye ettim de bir sana söz geçiremedim, seni dillendiremedim.


aynalara baktıkça gördüm, şaşırdım. değişen sadece yüreğim değil. içi-dışı bir dedikleri bu olsa gerek. bir zamanlar dokunsan ağlayacak gibi duran, kelebek kadar hafif, nazlı bir bebek olan kalbim; o vakur duruşu, çelik gibi sağlam ifadesiyle yüzümü de değiştirmiş, ıslak ıslak bakan bakan gözlerim, tedirgin ve telaşlı ifadem yerini kendinden emin gülüşlere, ne istediğini bilen gözlere bırakmış. eskisinden de çok memnundum ama işte... hayat... eğer bir başınaysan, hem anne, hem baba, hem eş, hem kardeş, hem dost, hem evlatsan ağlak durmak kolaylaştırmıyor hayatı. bu sözler tecrübeyle sabittir ve "tecrübe, hayatta yediğimiz kazıkların bileşkesidir".


ben yine aynı "ben"im. duygusal, hassas, sevgi kelebeği... ama daha mantıklı, daha dirençli, daha iradeli... büyüyormuyum ne??? artık yeni bir ismim var, bu değişime çok yakışacağını düşündüğüm... aynalarda yansıyanıma baktıkça anladım...


gönül limanında sevdiklerine zarar gelmesin diye 7/24 nöbette duran, yorulmayan, pes etmeyen, savaşan, herşeyini feda eden, kendinden geçen, kızına anne, eşine yoldaş... dalgakırandır adı, aynada yansıyanımın...




sevgilerimle...


duygu


fotoğraf : www.deviantart.com

Hiç yorum yok: