4 Ocak 2009 Pazar

rüya sorunsalı...

uyku sonrası mahmurluğunu yaşamayan yoktur heralde... hani böyle kalkmakla biraz daha yatmak arasında gider geliriz ve hatta gerim gerim geriniriz yatakta. hele dışarda yapğmur varsa ve yatağınız sıcacıksa... hiç kalkmadan kollarınızı başınızın altına alıp saatlerce tavanı izleyebilirsiniz değil mi yada miskin miskin uyumaya devam etmeye...

bende öyleydim... uykuyu çok sevmememe, mümkün olduğunca erken kalkmama rağmen saat çalınca o, 5 dakika keyif yapmayı kendime ödül sayanlardandım... hey gidi günler... vayy be ammada aylakmışım diyorum şimdiki çevikliğime bakarak... artık bir saatimiz yok... dolayısıyla saati kapatıp yatma keyfimizde... konuşan bir saatimiz var bizim ve ona sırnaşarak şımarma keyfi... bizim evin prensesisin sesiyle aydınlanıyor günümüz... anneeeee, annecimmm, ablaaa.... evet, bana bazen abla diyor Derin. ben onun bana sesleniş biçiminden yeni mi uyandığını yoksa biraz oyalanıp mı beni çağırdığını anlayabiliyorum. mesela anneeeeeee derse uzun uzun yeni uyanmıştır. annecim derse uyanmış, çoraplarını çıkartmış, başucundaki lambasını 1-2 kez kapatıp açmıştır. abla demişse eğer uyanalı 5 dakika kadar olmuş, elleriyle konuşmuş, duvarındaki çiçeklerle dertleşmiş ve canı sıkılınca oyun oynamak için ablasına seslenmiştir.

benim tercihim uyanır uyanmaz bana seslenmesidir. çünkü hem uykunun mahmurluğu hemde gördüğü rüyayı anlatma telaşıyla tam bir yenilir yutulur hımm pek bir lezzetli olur kendileri. anlattıklarını az önce yaşadığını varsayar. ne gördüyse onun telaşı, sevinci bazen de korkusu yerleşiverir gözlerine çocukça...

-anneeeee, şeyyy, çiçekler dökülmüş yerlere.. hiiii ayyy saksı kığılmış... (r'ler bazen baskın bazen de ğ)
-anneeee, esma kafama vurdu bööööle paaaatttttt dedi. koooktum... esma gelmesin.
-anneeee, yağmur yağdı çat çat, şemşiyemiz vaarrrdı. böööle çiçek çiçek... ayy ne güselll dimiiii.
-anneeee, köpekler gittimi yoksa?
-anneeee, annanem bana süpris allmıs, buuuutcum (dayısı oluyor, bulut) geemiş, nagiş de varmış (dayımızın nişanlısı- nagihan)... ay şok güselll... ihi ihi..
uyanır uyanmaz bunları anlatır bana gözlerini aça aça, bazen bunları ne zaman yaşadığını anlayamamanın verdiği şaşkınlıkla... kafasında soru işaretleriyle konuşur konuşurr.... bende dinler çözüm bulmaya çalırım gerçek sandığımız rüyalara...
hayat böyle uyanır uyanmaz renkleniverir Derin'le. evet aylaklık yapmıyoruz yatağımızda ama rüyaları yorumluyoruz "haydi hayırlısı" diyerek.

gülmek için bir bahaneye ihtiyaç duymadan onun o boncuk gözlerinin şaşkınlığına ve küçücük ağzının eveleyip gevelediği son derece düzgün ama bazen biraz eksik kelimelerine, konuşurken sık sık kullandığı ellerine parmaklarına bakınca gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum ya bazen... işte bende böyle sulu zırtlak bir anneyim. derinle mutlu, derinle dopdolu, derinle hayat bulan, derin derin seven sevilen, ağlayan gülen...

sevgilerimle...

2 yorum:

Primarima dedi ki...

Çok tatlı bi anlatım olmuş bu, halini gözümün önüne getirdim, ellerini konuşmasını filan :)
Sabahları fırından çıkmış sıcak poğaça gibiler değilmi?

duygu dedi ki...

evet yaaa hiç büyümeseler keşke. hep böyle masum çocukça şeyler görüp anlatsalar...