4 Ocak 2010 Pazartesi

zaten basit bir oyun değil midir hayat...

hayatında bir zamanlar var olanı, hep orada tutabilecekmisin acaba? yada gittiği an hissedecekmisin boşluğunu? o kadar çok sevecekmisin etrafındakileri, en ufak bir değişikliği farkedecek kadar...
tüm renkler olmazsa olmazın mı olacak? belki ben bembeyaz bir hayat düşlerken sana, sen gökkuşağının peşinde mi olacaksın... sen ne istediğini bildikten sonra, rengarenk olmak da iyidir kuzum...dış görünüşüne takılmadan, içini görebilecekmisin insanların... dil, din, ırk gözetmeden... önce insan olduğu bilerek ve hep aklında tutarak... biri olmazsa, oyun bozulur, biz bir mozaiğiz diyebilecek, eksik olanın da peşinde olacakmısın?herkesi özenle yerleştirecekmisin, o benim çok kıymet verdiğim, kimsenin incitmesine asla izin vermediğim ama kaçınılmaz sona uğrayacak olan o, şimdi pıtır pıtır atan kalbine bir bir...gidene dur mu diyecek, yoksa kapıyı açıp yol mu göstereceksin... hangisinin daha gurur verici olduğuna henüz ben bile karar veremezken, sen nasıl öğreneceksin?

peki bu sevdiklerini alırken hayatına, bazılarının seni darmaduman edeceğini, ortalığı kasıp kavuracağını bilsen bile yine kocaman açarak mı kucağını karşılayacaksın gelenleri... ortalığı toplayanın yine senin olacağını bile bile, hem yara hem yarabandı olacakmısın kendine?
söylediklerin karşındakinin anladığıyla aynı olmadığında, kalbin belki haklı belki sebepsiz yere kırıldığında, kaçıp saklanmak yerine, dimdik duracakmısın yine hayatın karşısında... yorulunca nefes almak bir haktır elbette ama nasıl bileceksin, molanın bitiş anını geldiğini ve hızla akan hayata 4 elle sarılman gerektiğini... ben senin için "yardım istenen" mi olucam, yoksa "amaaan o ne anlar" dediğin mi?
biz bir oyun oynadık seninle bugün... basitti aslında. çok basit...
renkli kartonlara rakamları, şekilleri, renkleri yazıp, karışık düzende karşına getirdim, sonra birini sakladım. ve sen buldun hep o eksik olanı... renkleri de... şekilleri de...
biz bir oyun oynadık,
ama ben hep düşündüm...
eksik olanları,
belki hiç gitmeyecek olanları...
seni...
geleceğini...
basit bir oyundu aslında...
ama zaten hayat dediğimiz,
basit bir oyun değilmidir....

10 yorum:

Unknown dedi ki...

Nasıl güzel bir yazıdır bu...
BAyıldım,bayıldım...

Ağzına,gönlüne sağlık arkadaşım,...

Minnoş,çok şanslı,senin gibi bir annesi olduğu için..
Sevgiler
Pınar

Zeynep'in Evi dedi ki...

çok güzel bir yazıydı..çok anlamlıydı..

fotoğraflardan birini görünce eyvahh dedim duygu burayı nasıl temizlicek şimdi:)

ceydabural dedi ki...

canımm hayranım senin yazılarına,anlatımına okurken eriyorum :)melek kızın ne kadar şansı senin gibi bir annesi var

kocaman sevgiler :)

Nazpek dedi ki...

Ne güzel anlatmışsın sevgili Duygu Keşke hepimiz oyunlaştırabilsek hayatı

yıldız dedi ki...

Duygu hayat bir oyun gerçekten bazen kurguladığımız,bazen de oyuna istemeden gönülsüz dahil olduğumuz,belki de en pembe en saf oyun..Ama biz büyüdükçe oyunlarımız da büyüyor...Dilerim ki kızın için oyunlar hep en güzel hali ile kalır..


Çok çok güzel bir yazıydı,yüreğine,kalemine sağlık...

fatoş dedi ki...

HERŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK! sen merak etme...

duygu dedi ki...

-pınarcım,
çok teşekkür ederim. asıl şanslı benim, ona sahip olduğum için...

-zeynepcim,
yaa sorma o temizlik işi zor oldu bir hayli :)

-ceydacım,
tatlı diline kurban olurum :)

-nazpek,
basit görmek lazım herşeyi. heran herşey olabilecekmiş gibi hazırlıklı olarak...

-yıldızcım,
çok haklısın... ve kocaman teşekkürler...

-lupicim,
biliyorum :)

GeCe dedi ki...

o da kendi için doğru yolu bulacak belki üzülecek kırılacak ama yeni neslin daha güçlü olacağına inanıyorum ben

Anne İş'te dedi ki...

AMA BİR O KADAR DA KARIŞIK....

BAYILDIM,HARİKA BİR YAZI OLMUŞ

meltem dedi ki...

oberey duguuucum çok güzel yazmışsın, inan şimdi aynı şeyleri tekrar düşünmeye başladım
aaah ah evet hayat bi oyun ama bizim rollerimiz ne olacak acaba ....
öpüyorum ikinizide analı kızlı