sadece benim çocuğum var, sadece ben anneyim, özverili olan da, düşkün olan da birtek benim sanıyorsam hiç utanmadan... inan şımarıklıktan değil çocuk...
seni sevmenin, büyütmenin hem en zor, hem en tarifsiz zamanlarındayım...
çekmeceni açtığımda gözüme batan küçük bir patik, gözyaşlarına boğarken beni, bugün giydiğin elbisenin boyunun kısalığı da o denli korkutuyor.
hiç göremem sanıyordum, emeklediğini, ki şimdi koltuklar bile dar geliyor sana zıplaman için...
bir kez "anne" dese dediğim günler, bugün benimle çene çeneye kavga ederken, nasılda komik geliyor bana...
yada ne zaman elimi eliyle doldurup, şöyle anne-kız dışarı çıkıcaz diye hayal kurduğum anlar... ahhh şimdi de dolaşıyoruz birlikte ama sen önde, ben arkanda... nefes nefese...
a noktasıyla b noktası arası mesafede, sen önce diş çıkaran, sonra emekleyen, bıdı bıdı konuşan, koşan, kendi kendine yemeğini yiyen, isyan eden, kaçıp saklanan, eleştiren bir halde ilerlerken, ben elimde, terlemişsindir diye sırtına koyacağım bir mendille dolandım... kaçırmadım seninle sevişmeleri ama yinede doyamadım...
ilk yaş gününü kutlarken, 2. sinin hayalini kurmam mı acaba arttırıyor zamanın hızını...
çocuk...
bugün giydin ya o geçen yazdan kalma elbiseni...
bedenin genişlememiş evet, çırpı gibi bacakların seni Safinaz gibi gösterse de, ben biliyorum aklının hep 10 adım önde gittiğini...
bugün beni uyardın yaa, "ışığını kapatırmısın kızım" dediğimde,
-anneeeee benim ışığım olamaz. o lambanın ışığıdır. benim elim kolum ağzım gözüm.... var sadece,
diye...
çok konuşma...
çocuksun sen işte...
büyüme... çemkirme bana...
ah çocuk...
nasılda vurdumduymaz, nasılda dik kafalı oluyorsun bazen...
ve nasılda sevgi dolu.
uyanınca yanıma gelip, "sana sarılmadan uyumak beni üzüyor" derken, hani ben gevşiyorum ya karşında, hemen yapıştırma olur mu "anneeeee şımarmaaaa" lafını...
sonra birden,
-anneeee rengarek boyayalım resmimizi, mutlu oluruz o zaman,
diyorsun ya,
işte ben o an, ne yapıyorsam sana, her ne söylüyorsam doğru yoldayım biliyorum...
ama birde şu var...
ergenlik döneminde seni anlamazsam eğer, krizin tuttuğu anlarda sana gösterdiğim sabrın aynısını bana karşı göstermeni diliyorum...
çok mu erken oldu bu dilek...
peki ya, geçen gece topuna sarılıp uyumana izin vermediğim (ama banyo yaparken de topla girmiştin banyoya ve ıslanmıştı nasıl izin verebilirdim) için, yeri göğü inlettin ya, bunlar ergenlikteki -haklı- isyanının belirtileri sanıyorum... (ama ben kazandım, topla uyunur mu yahu)
karmakarışık gittim dimi...
senin gibi...
anlarsın sen beni çocuk...
nede olsa kanımdansın...
ama en çok canımdan...
9 yorum:
Duygucum süper olmuş her yazdığını bende yaşıyorum:) Vaktiyle annelerimizde yaşamadı mı. Şimdi ne kadar birlikteysek büyüdükçe o kadar ayrı olacağız. bu günlerin tadına varmak lazım :) sevgiler
tatlım sen gerçekten iyileşmişsin, performans süper.öptüm sizi
uzun zamandır okuyamadım özledim yazılarını derken yine kalbimden vuran bir yazı yazmışşsın hep iyi kalın inşallah
önümüzdeki 1 seneyi okudum sanırım :) hem süper, hem çok yorucu ama temelinde vazgeçi,lmez bir şey annelik :)
ne güzel ifade ediyorsun Duygu:) çok güzelll:))
bayılıyorum sizin şu hallerinize senin kelimelerle dokunuşuna canım
bütün çocukların hayatları rengarenk ışıl ışıl olsun hastalıklardan ve kötülüklerden çok uzak.Nekadar güzel anlatmışsın duygu.
Duygucan
şimdi sen Derin'e yazarken çocuk diye hitap ediyosun ya
okurken benim de canım çekiyo
ileriki zamanlarda
yazarsam defneye çocuk diye hitap ettiğim yazılar
aaa bizim nes aşırmış demeyesin (bilirim demezsin :))
şimdiden bilgi veriim
bayıldım yazıya
şahane anlatmışsın yine
her zamanki gibi
bugünlerde iyi ki varsın dedim miydi ben sana :))))
bu kadar güzel mi anlatılır annelik...sanırım hepimiz yaşıyoruz bu yazdıklarını...güzel cocuklarımızın gülen yüzleri hiç solmasın, bizler de onların başından hiç ayrılmayalım...
Yorum Gönder