9 Temmuz 2008 Çarşamba

bekle beni hayat...


sanırım artık duygularımı ilan etmenin ve "oh be iyiki..." demenin zamanı geldi. aylardır içimi kavuran özlem ve pişmanlık duyguları ve başarısızlıkla (daha doğrusu "anne" olma duygusunun öne çıkmasıyla) sonuçlanan 2 iş deneyiminden sonra hem çocuk hem kariyer yapan o "süper" annelerden ol(a)mayacağımı anladım. ve 1 hafta önce çalışan annelikten "sadece anne"liğe terfi ettim (!). mutsuz yada pişmanmıyım? koca bir HAYIR!.

günüm yine aynı saatte (çookk erken) başlıyor, yine yoruluyorum (hatta daha çok) ama bu yorgunluk bitmek bilmeyen toplantılar yada ekip arkadaşlarımla yaptığım çalışmalardan değil çok farklı bir boyutta; 87 kez "benim bir küçücük eşşeğim var" şarkısını söylemek, "annem bu?bu annem?annem açimmiii?annem kakk kakk, annem suuuuu?....(sürer...sürer...) soru ve talaplerine cevap vermekten kaynaklanıyor. işin güzel yanı ise (kimine göre garip olan yanı) ben bunları yaparken yaşadığımı hissedip, hayatın güzelliğini tadıyorum. bunca zaman boşuna çabalamışım, ben "sadece anne" olmak için doğmuşum.
sanki birbirimizi daha yeni tanıyoruz kızımla. o'nu dünyaya getirip, 4 ay sonra ortadan kaybolmuş ve 14,5 ay sonra tekrar yanına gelmişim gibi sıfırdan başlıyorum herşeye. Derin'imle herşeyi temize çekiyorum.
O'nun aslında gördüğümden çok daha güzel, daha şirin ve çokkk daha akıllı olduğunu farkedip, şaşırıp, duygulanıyorum. çok garip, sürekli kulak mememi ucundan çekerken, dudaklarımla öpücük verir gibi ses çıkarıp sonra elimi tahtaya vuruyorum. bilen bilir hani nazar değmesin diye yaparız ya... bir şaşırıyorum, bir korkuyorum, bir seviniyorum sonra yine korkuyorum. ama en çok "anne" olmanın tadını çıkarıyorum.
bir gençlik iksiri gibi geldi bana bu yeni hayat. aynaya bakıyorum saçım mı uzamış, yüzüm mü renklenmiş, yoksa birazcık daha mı zayıfladım diye düşünürken, biri geliyor yanıma "annem" diye seslenerek, işte o an anlıyorum bendeki farklılığı. evimdeki huzurun, kızımın annesiyle olmasının verdiği mutuluğu o'nun yüzünde görmem yansımış benimde ifademe.
ne sulu zırtlak bir kadınım ben dimi? :) işte size yazamadığım 1 hafta içinde bunları yaşadım (yaşıyorum ) ben. anne olmayı öğreniyorum yeniden, yaşadığımı hissediyorum 1 haftadır. saç telimden parmak ucuma kadar değişimi hissediyorum...
hiçbir zaman o plazalarda çalışan, öğle yemeğinde şıkır şıkır kıyafetleriyle arz-ı endam eyleyen, muhtelif mekanlarda iş arkadaşlarıyla yemek yiyen bir kadın olamıycam belki hayatımın geri kalanında. ama ; ev-çocuk parkı-belki deniz kenarı- süpermarket-anneanne,babanne, büyük ziyaretleri- arkadaş çevresi-oyuncakçı-hayvanat bahçesi.....vs. mekanlarda zaman zaman beliren, ayağında sandaletleri (mevsimine göre botta olabilir), şortu veya kot pantalonuyla, kızıyla komşuculuk oynayan (kimi zaman aile büyükleriyle), mutlaka ama mutlaka büyük hatta kocaman çanta kullanan, takısız ama herzaman hafif makyajlı ve bakımlı, kızının kendisine sürekli lolipop (şeker, cips, meyve, muhallebi...vs.) yedirmeye çalışmasından yüzü gözü -bazende üzeri- lekeli ama bunu zerre kadar umursamayan ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle hayatını geçiren bir kadın olucam. çünkü; benim en büyük işim biricik Derin'im...
şimdi siz söyleyin yukarıda bahsettiğim 2 kadın profilinden hangisi daha şanslı???

sevgilerimle...
Duygu

Hiç yorum yok: