6 Ağustos 2012 Pazartesi

kısa kısa bildiriyorum!

tatilim çoktan bitti.
mercimeğin tatile de öyle, kavuştuk sayılmaz ama...
malum iş-güç, anane Karadeniz'in serin havasını terkedemeyip henüz dönmeyince, mercimek babannede kalıyor...
bana yine hüsran, bana yine hasret var...
roller değişti, annem dönene kadar mercimeği haftasonu alıyorum, haftaiçi yalnızım :(

amaaaa tatilde bu güzelliğe bakarak uyandım her sabah, bu evin arka penceresinden...
ve bu denize girdim serin serin...



sonra... bir köpek doğurttum, tam 6 tane yavru verdi bize "cesur" kızım. benim doğurttuklarımı, döndükten sonra kızım büyüttü...



şimdi ananeye emanetler...
Derin, kendini onlara baktığı için "anne" sanıyor...
anladım ki bizim genlerimize kodlanmış annelik dürtüsü...






diğer taraftan ayakları bile büyümüş bir kızım var artık... yokluğumda 5 yaş attığını ve artık çubuk kraker gibi boya gitmesi nedeniyle kucağıma sığmadığını bildiririm canım blog...

haftaiçi yalnızlıktan pestil gibi evin bütün koltuklarına seriyorum bedenimi ve beslenemiyorum..
meğer ben sofra denen ritüeli insan sayısı ile özdeşleştiriyormuşum.
tek başına sofra mı kurulur allaaasen? yemiyorum bişi. sadece meyve, bu nedenle 3 kilo oldum! beğenilmiyorum.






Saçma sapan hayat koşturmacasında, yine bildik hayallere daldım. kaçıp gidicem bu şehirden!
bu kez işi birkaç adım ilerletip ev-iş falan baktım kendime seçtiğim şehir için.
kararlı sayılırım!

uzun zaman yazmayınca fotoğraf düzenlemesi de zor oluyor. gelişigüzel yerleştirdim...
şimdilik bu kadar, cehennem topuna dönmüş bu şehirde ancak bu kadar yazabiliyorum, kısa zamanda görüşmek ümidi ile...
öpücük xoxo :)






2 yorum:

Nil dedi ki...

allahım burası cennetten bir köşe . burada insan ölmez. muhteşem. mercimeğinle sen çok şanslısınız.
ev-iş meselesini dilerim kısa zamanda yoluna koyarsın.

çitlembik dedi ki...

:) derinin babetlerine bayıldığımı ve somurtan fotoğrafına bittiğimi belirteyim de önce. sonra, gidebiliyorsan hiç durma derim, insan mutlu olacağı yerde olmalı. öperim.