11 Mayıs 2010 Salı

kim, kime, ne öğretiyor çocuk???

bazen...
hayatındaki her bir parça / kişi / olgu gözüne eşsiz görünse de, birarada istersen hepsini, aynı ahengi tutturamayabilirsin.
o zaman ne yap biliyormusun çocuk?
önce seç içlerinden gerçekten hayatında istediklerini,
sonra kimi, nereye, ne amaçla koyacağını öğren...
nasıl mı?
cevap basit... ama bunu anlaman o kadar kolay olmayacak. çünkü benim yazdığım ve senin okuduğun kadar kolay değil hayat... uzun sürecek ve maalesef önce kanayacak, sonra, kanayan yerlerine sararken bandajını oturacak zihnine tüm bu sözlerim... ve evet çocuk, yaşamadan sende anlamayacaksın.
banada anlatmıştı annem, o sümüklü çocuğun benimle dalga geçtiğini, o zaman dökülen gözyaşlarım için, "kalbim acıyor bak tam şurası işte" diye gösterdiğim yerin sonradan başkaları için hemde daha hızlı atacağını... o toz kondurmadığım kızın, arkamdan iş çevireceğini, çalışma arkadaşımın kuyumu kazdığını... ama ben önce terkedildim, sonra terk ettim belki, o kızdan harbi bi kazık yedim, arkadaşımı tarihe gömdüm. kanadım için için... oturdum yaralarımı kendim sardım.
ama anladım... hemde öyle bir anladım ki, içime bata bata, kafama vura vura öğretti hayat, o toz pembe gözlüklerin, harbi bir tozdan ibaret olduğunu... bazen bir kaldırımın üzerinde mal gibi kalabileceğini...
seninde yanarsa canın, içim acır evet ama engel olmam... çünkü bir musibet, bin nasihatten iyidir. öğreneceksin. o parkta düşe düşe, dizlerin kanarken, artık yanıma koşup da "anneeee mendil ver mendil dizim kanıyo" diyip, kanını temizledikten sonra gidiyorsun ya oynamaya. onun gibi bişi bu işte. korkma bebeğim, geçiyor... geçiyor...

bazen...
yolun çakıllı çukurlu olacak... sapacaksın... herzaman düz gitmeni beklemiyorum. peki hangi yolu seçeceğini nasıl bileceksin... hayatın hangi tarafından bakacaksın? gördüğün karşı taraf, düşüncende mi olacak, yaşayışında mı? dayatmalar mı olacak hayatında, baş kaldırışlar mı?
of çocuk! sen doğruyu nasıl bileceksin?
ama üzülme...
hep böyle zor ve yorucu değil ki hayat... hem öyle olsa, o şarkılar nasıl yazılır, şiirler, filmler... sen bile bu yaşında nasılda biliyorsun eğlenmeyi. bakış açını geniş tut diyorum ya hep sana. bak nasılda bir gözlük yaptın aslında sıfır (0) olan o kağıt parçasından.
ve lütfen çocuk, artık saklambaç oynamayı öğren. inan çok eğlenceli bir oyun. o saklandığın yerden, ben sana seslenince kabak gibi kafanı çıkarıp "efendim anneeee burdayım" diyip bütün oyunu bozma. daha kaç kez anlatmalıyım. her soruma cevap vermek zorunda değilsin. haa birde lütfen artık ingilizce şarkı söylerken aralara popo, kaka gibi kelimeleri katma. anlamadığımı sanıyorsun gözlerimden ateş çıkıyor o kelimeleri duyduğumda. tamam eğleniyoruz ama mokunu çıkarmadan lütfen...

ve bunları okuduğun zaman sallandırma suratını... of anneeee dediğini de duymak istemiyorum... ben yaptım sen yapma :)

3 yorum:

http://www.lezzetibol.com dedi ki...

Canım yazını okurken hem hüzünleniyorum hemde gülüyorum. Dört mevsim gibi...
Müthiş yazmışsın gene...
Yine de derim ki umarım bizim çocuklarımızın karşısına allah doğru insanları çıkarşsın...
Daha az hasarlı bir hayatları olur inşallah...
Canım benim ağzına, yüreğine, kalemine sağlık
sevgiler

annesiningülü dedi ki...

Duygu... kaka ve popo'mu? heh yani bir tek bizim kız değil şarkı aralarına bunları koyan ne yaparsak yapalım engelleyemiyoruz. bazen gözümüze baka baka diyor.. :) ne yapcaz?? :)

Burcu Çalışkan dedi ki...

her tele dokunuyor yazdıkların canım, kelimelerle dansın çok güzel... son paragraftaki oyun ve şarkı kısmına bittim ben yaaa :))