Usulca doğruldu kadın yatağında, gözlerini açamadan... Bakarsa, göremeyeceğinden...
Gitmiş olabileceği korkusundan, sevdiği adamın.
Söz yoktu aralarında, ses yoktu. His vardı, koku vardı. Issız bir aşktı onlarınki...
Ölçüp tartılarak edilen kelimeler, gelecekten uzak, geçmişi yok sayarak, her günü tek bir gerçek an gibi geçerli sayarak yaşanılan bir ilişki.
Uzanıp dokundu koluna, yüzünü gömdü, o doyamadığı Tanrısal kokunun içine, omuzu ile başı arasındaki boşluğuna adamın... Günaydın dese, bir günü daha bitirmiş olduğunu kabul edecekti, sussa yeni gündede birlikte olacaklarını yok sayacaktı... Yine gel-gitleri üşüşmüştü yüreğine ve aklına. ve yine fırsat veriyordu işte, aklını çelmelerine.
Yabancıydı kadın hayatında olup bitene. Bu esir aşk, ne kadardır yakıyordu yüreğini, ne zaman düşmüştü o kor kalbine, artık hatırlamıyordu. Ezelden beri seviyor, sonsuza kadar da sevecek gibi hissediyordu. Sustu(ruldu)ğu, kork(utuldu)ğu kaç tartışmadan sonra karar vermişti, sorgulamaya izin olmadığına. ne zaman vazgeçmişti kendi gibi sevmekten bilmiyordu, kokusuna yüzünü gömdüğü adamın, ne zaman kendini saklayacağını kestiremediği gibi.
Sıcak bir öpücük kondurdu boynuna ve en uykulu sesiyle fısıldadı, "bugünde yine seni seviyorum paşam"... dün yok, gelecek yok, sadece "an" vardı... ve bu cümle "uyandım" demenin biraz daha arabesk haliydi.
Balkona çıkıp, yüzünü döndü henüz yeni doğmaya yüz tutmuş güneşe... selamladı, şükretti... Bugünde nefesini hissettim, sesini duydum ya, bağışladığın aşkın sahibine dokundum ya Allah'ım sayende, binlerce kez şükürler olsun...
Adam, kadının Allah ile arasındaki iletişimde öncelik sahibi olan duanın adıydı... sevdiği için şükrediyor, şükrettiği için seviyordu...
Kadın...
Tıka basa seviyordu, ağzını her açtığında kelime kelime döküyordu adamı...
Teninden önce duvarlarını sevmişti adamın, çarpa çarpa yolunu bulduran...
Kadın, hergün biraz daha eksilerek kendinden, yüreğinden arttırarak örüyordu adam ile arasına sızan gün ışığı huzmesini...
Ve mutluydu alabildiğine, gün ışığını gördüğü müddetçe...
3 yorum:
cok güzel bir yazı olmus nasıl bır hıssıyatttır bu...
yürekyarım
şu cümle ile vurdun beni..
her cümlesi ayrı güzelde şu cümle eşsiz olmuş
" Sustu(ruldu)ğu, kork(utuldu)ğu kaç tartışmadan sonra karar vermişti, sorgulamaya izin olmadığına. ne zaman vazgeçmişti kendi gibi sevmekten bilmiyordu, kokusuna yüzünü gömdüğü adamın, ne zaman kendini saklayacağını kestiremediği gibi."
nasıl bir hissetmişliktir bu...
yorum yazamıcam.
Yorum Gönder