21 Eylül 2011 Çarşamba

içime çektim bir teneffüs saatini...

Derin'i okuldan almaya gittiğimde, anasınıfı dışındaki tüm öğrenciler son teneffüste oluyorlar.
Bahçede bir dünya deli çocuk... Avaz avaz...
1.sınıflar ordan oraya şuursuzca koştururken, daha büyükler ya basketbol potasının altına toplaşıyor ya futbol sahasına doluşuyorlar. Kızlar voleybol filesinde bir yandan saçlarını düzeltirken, topu karşılama gayretinde, bir yandan dersten kalan dedikoduları bir çırpıda anlatıveriyorlar birbirlerine...
Öyle heyecanlılar ki yanımdan koşup giderlerken kalp atışlarını duyabiliyorum nerdeyse.
10 dakika sadece...
Dünya üzerindeki tüm oyunları o kısacık zaman dilimine sığdırma gayretindeler.
Sonra hemen çalıveriyor zil...
10 saniyede yok oluyor hepsi...
Bahçede kalan sessiz bir çocuk çığlığı ...
belki bir toka düşmüş oluyor, biri son kez potaya fırlattığı topu almadan kaçıveriyor sınıfa...
ıssız kalıyor file, banklar...
öyle dolu gidiyorlar ki sınıfa, kıkır kıkır, eminim son ders ziline bırakıyorlar o ağızlarında yarım kalan "oğlum öyle şut çekilir mi" cümlesini...
Bitmiyor o ders, çıkışta bir kız, sınıfa girmeden saçını çeken çocuğu babasına şikayet etmenin planını yapacaktır, bazısı ertesi güne verilen ödevin tasasına düşmüştür...
biz anasınıfı miniklerini onlar dağılmadan alıyoruz okuldan...
ve aklım kalıyor yanımda oturup heyecanla anlatılan hikayelerin devamında...
acaba yarın bende birkaç atış yapsam mı potaya onlara katılıpta...
çocukluk işte...
kara önlük giymeselerde benim çocukluğumdaki gibi, kara tahtaya yazmasalarda ilk harflerini, aynı burukluğu veriyorlar bana...
sanırım en mutlu olduğum mekan, okul sıralarıydı hayatımda...

4 yorum:

Yazgüneşi dedi ki...

ahh duygucanım öğrencilik gibisi var mı yaaa....

cafenoHut dedi ki...

tamam yazdıkların çok tatlı, ama beni kessen tekrar okul günlerine dönmek istemem. Beni 22 yaşıma üniversiteden mezun olduğum yıllara bırakın... Zorunluluklari sevmiyorum ben.
Ama senin yaptığın gibi saatlerce okul bahçesinde oturup o çocukları izlemeyi de çok isterdim..

ayak izleri-sevgi dedi ki...

keşke öğrencilik yıllarına geri dönsek dimi.. o bahçede ip atlasak.. sek sek oynasak. ahhh ahh

duygu dedi ki...

-ness'im,
yok tabi yok valla...

-cafenohut,
okul yılları sorumluluğun sadece ödevden ibaret olduğu, birde başka yeni heyecanların filizlendiği saf masum yıllar ya ondan seviyorum. ama dediğin gibi çocukları izlemek daha zevkli sanırım :)

-sevgi
ben yakında o çocuklara katılır ip atlarım, daha fazla dayanamam :)