bundan sonra sanırım bu tabir mevcut olacak dilimde... birkaç yaş daha geriledim...
çünkü...
yediğim meyve ve sebzelere artık sadece yiyecek gözüyle bakmayacağımı biliyorum...
en doğal, en ekonomik güzellik sırlarını doğa sunuyor bize,
Suna Dumankaya'nın sonsuz bilgisi eşliğinde...
masamızda ikramlık değil, formüllük meyvelerle, güzellik sırlarının kulağımıza fısıldandığı, kendimi alabildiğine şımarttığım bir gün geçirdim...
Suna Dumankaya bildiğin gibi Türkiye'nin ilk kadın lokman hekimi Fatma Öktem'in torunu... ve alanında sonsuz bilgi sahibi, son derece pozitif, gerçekçi ve milleyetçi bir Anadolu kadını...
Kendi adıyla yarattığı markası ile Avrupa'da ve dünyanın kozmetik alanında ileri tüm toplumlarında adından sıkça söz ettiriyor.
Cilt bakımında kullandığı ürünler tamamen doğal... Hangimizin evinde bulunmazki mısır unu, beyaz kil, bepanthene krem... az bir miktar su ile yumuşat kıvamını, al sana peeling...
burda hazırladığı ürünlerin çeşitli formlarda satışı yapılıyor ancak kendin yapmak istersen maskeni, küçük formüller de mevcut...
gittim, gördüm, uyguladım... hatta maskemi de kendim yaptım...
sadece ben mi? yooo...
önce maskeler uygulandı cilde pıtı pıtı, sonra lisede teneffüs aralarında kikir kikir dedikodu yapan gençler gibi birbirimizle dalga geçe geçe yıkadık ciltlerimizi... yaş grubu ortalama 33 ama görsen, herkes 15 yaş coşkusunda... ve gün bitiminde fiziki görünüm itibariyle de :)
şimdi ben yaşadım ya, yazmazsam, anlatmazsam eğer kendimi suçlu hissederim...
çünkü; yaşlanıyoruz, bu doğanın gerçeği... ve vücut alarm verdiği zaman o panikle gidip hem en sağlıksız hemde en pahalı olan ürünlere saldırıyoruz medet umarak... ama sen evindeki malzemeleri kullanırsan (belirtilen oranlarda) ne cilt problemi yaşarsın, ne ödeme stresi :)
işte Suna Dumankaya sana bu imkanı veriyor ve bildiklerini gerek kitaplarıyla gerekse internet sitesinde cömertçe paylaşıyor...
sonra vay ben görmedim, vay ben duymadım deme...
bangır bangır yazıyoruz işte :)